penetrate

  1. Verb delmek, içine girmek/ işlemek, nüfuz etmek.
    The bullet penetrated ten centimeters into the wall.

    Rain penetrated right through his coat: Yağmur ceketinin içine işledi.
  2. Verb (içeri) girmek, dühul etmek.
  3. Verb içine girip dağılmak, sinmek, hulûl etmek.
    The smell penetrated the whole house: Koku bütün eve sindi.
  4. Verb (duyguları/düşünceleri derin bir şekilde) etkile(n)mek, tesir altında bırakmak/kalmak.
    The whole country
    is penetrated with fear: Bütün memleket korku içinde kaldı.
  5. Verb (anlamını) kavramak, anlamak, idrak etmek.
    penetrate the mystery of the atom.
iliğine işlemek Verb
bir pazara girmek Verb
bir memlekete sızmak Verb
bir sırrı anlamak Verb
birinin maskesini düşürmek Verb
birine kendini acındırmak Verb
birinin neler düşündüğünü anlamak Verb
kendine karşı düzenlenen suikasti ortaya çıkarmak Verb
düşman hatlarına sızmak Verb