belligerent

English-Turkish Translation

  1. Adjective, International Law muharip
  2. kavgacı, dövüşken.
  3. cenkçi, savaşçı, harbe meyilli, muhasım, düşman.
    a belligerent tone.
  4. savaşan, muharip, harbeden, harbe girmiş (devlet /millet).
    a peace treaty between belligerent powers:
    savaşan kuvvetler arasında barış anlaşması.
  5. savaş+, harp+.
    belligerent rights.
  6. saldırgan, mütecaviz, küstah, öfkeli.
    I don't like your belligerent language.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

parties belligerent
kavga eden taraflar Noun
parties belligerent
savaşan taraflar Noun
parties belligerent
dövüşen taraflar Noun
belligerent nation
muharip
belligerent occupation
savaş sonucu işgal
belligerent occupation
muharip kuvvetlerin işgali
belligerent parties
savaşan taraflar Noun
belligerent powers
savaşan güçler Noun
belligerent powers
savaşan kuvvetler Noun
belligerent rights
savaşanın hakkı
belligerent rights
savaşan devletlerin hakları Noun
belligerent status
savaşan statüsü Noun, Military
English-Turkish phrases from Zargan's own database