- Verb, Law teklif vermek
-
emretmek, söylemek.
bid them depart: Söyle gitsinler.
bid him come in: Söyle gelsin.
Doas you are bid: Söyleneni yap.
Do what I bid you: Ne söylüyorsam onu yap.
He was bidden to come: Gelmesi emredildi. -
demek, dilemek, temenni etmek.
bid farewell: veda etmek, Allaha ısmarladık demek, iyi yolculuklardilemek, uğurlamak, teşyi etmek.
to bid someone welcome/good day/good morning.
He bid me good morning as he passed: Geçerken bana günaydın dedi. -
Commerce fiyat teklif etmek, teklif vermek.
to bid $100: 100 dolar teklif etmek.
They bid $80,000 andgot the contract.
The one that bids most: En fazla fiyat teklif eden. -
(kumarda, mezatta) pey sürmek, artırmak.
She bid frantically for the old painting. -
davet etmek.
to bid someone to dinner. -
fiyat teklifi, pey.
to make a bid for a property: bir mülk için fiyat teklifi vermek.
further/higherbid: daha yüksek fiyat teklifi.
the last bid: son teklif.
bids for building the bridge were invited from German and British firms: Alman ve İngiliz firmalarından köprü için fiyat teklifi istendi. - davet.
-
girişim, teşebbüs.
suicide bid: intihar teşebbüsü.
to make a bid for … : …'e teşebbüs etmek.
The criminal made a bid for freedom by trying to run away. - (bkz: bide )
tespih çekmek, dua etmek.
There was a few old man counting their beads in the hushed silence of the
There was a few old man counting their beads in the hushed silence of the
mosque: Caminin derin sessizliği içinde birkaç ihtiyar tespih çekip dua ediyordu.
bir şirketin satın alınması için yapılmış olan bir teklifi caydırmak amacıyla bir başka şirket tarafından
yapılan satın alma teklifi
hedef şirketin kontrolünü ele geçirmek amacıyla bir şirketin bir başka şirketin tüm hisselerini satın alma teklifi
hisselerin küçük bölümüne sahip olan bir hissedarın şirket hisselerinin çoğunluğunu ya da tamamını satın alma teklifi
borsa joberinin verdiği fiyatlar arasında talep fiyatı ile teklif fiyatı arasında düşük olanı üzerinden
hisse senedi almaya razı olan alıcının teklifi
elinde menkul kıymetler bulunan kişi ya da kurumun satış yapmak istediğini ve fiyat tekliflerini değerlendireceğini belirten ilan
… olacağa benzemek, müsait/muhtemel görünmek.
The weather bids fair to be fine: Hava güzel olacağa
The weather bids fair to be fine: Hava güzel olacağa
benziyor.
Everything bids fair to be successful: Başarı ümidi büyük (= her şey başarı vaadediyor).
Everything bids fair to be successful: Başarı ümidi büyük (= her şey başarı vaadediyor).
Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)
- Söğüt