biri

English-Turkish Translation

  1. Noun (bkz: bidi )
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

Turkish-English Translation

  1. man
  2. somebody
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

(dilbilgisi) adın hallerinden biri
case
...'in başlıca sebeplerinden biri
one of the main factors in ... Noun
adamın biri
some guy Noun
alternatif havale sistemlerinden biri
Hawala system Noun, Banking
alternatif havale sistemlerinden biri
Hindu system Noun, Banking
balina kuyruğunun parçalarından biri
fluke
başka biri
someone else
benzer şeylerin ikisinden biri
doublet
bir dairenin dörtte biri
quadrant
bir davada taraflardan biri
party to an action
bir doların onda biri
dime
bir frakın yüzde biri
centime
bir litrenin binde biri
mililitre mililiter
bir metrenin binde biri
milimetre milimeter
bir milin sekizde biri
furlong
bir saniyenin binde biri
millisecond
bir senedin borçlularından biri
party to a bill of exchange
bu şişelerden herhangi biri
cruet
budala politikacının biri
some fool of a politician
çarpanlardan biri
factor
çoğaltılmış kopyalardan biri
manifold
davada taraflardan biri
party to suit
davada taraflardan biri
party to a case
davada taraflardan biri
party to a lawsuit
doların dörtte biri
quarter dollar
doların yüzde biri
cent
dört İncil'den biri
gospel
dört istihsal amilinden biri
capital
en aşağı katmanlardan biri
pariah
esaslı yiyecek maddelerinden biri
staple commodities
eşini paylaşan çiftten biri
swinger
evlilikte eşlerden biri
marital partner
galonun dörtte biri
quart
her biri
one and all
her biri
each one
her biri
every
her biri
everyone of
her iki çocuktan biri
every second child
herkesçe tanınan biri
public character
iki şıktan biri
one of the two alternatives
ikisinden biri
either
ikisinden her biri
either
İngiliz sarayının hademelerinden biri
groom
kontratı imzalayan taraflardan biri
party
mağaza zincirinden biri
chain store
mağaza zincirinden biri
multiple shop
mağazalar zincirinden biri
multiple store
mağazalar zincirinden biri
chain store
mağazalar zincirinden biri
multiple shop
maşa olarak kullanılan biri
pawn
milimetrenin binde biri
micron
nadir fırsatlardan biri
one of the rare occasions
onlardan biri
among
Papa'nın unvanlarından biri
holiness
Peter adında biri
a certain mr peter
saniyenin milyonda biri
microsecond
sayfanın üçte biri
one- third page
sayfanın üçte biri
one-third page
sebeplerden biri
factor
sersemin biri
berk
sözleşmedeki taraflardan biri
bargaining unit
sterlinin yüzde biri
penny
suça teşebbüsün unsurlarından biri
preparatory act
tanıdık biri
she's an acquaintance of mine
temel yiyecek maddelerinden biri
staple
üçüzlerden her biri
triplet
yapışık doğmuş ikizlerden her biri
siamese twins
yedi kopyadan biri
septemplicate
yolculuğun aşamalarından biri
etape
yüz organlarından biri
feature
biri adına çalışmak
to work for someone Verb
biri adına takrir vermek
to stand in the name of sb Verb
biri aleyhinde fiskos yapmak
to whisper against sb Verb
biri aleyhinde şikâyette bulunmak
to prefer a complaint against sb Verb
biri aleyhinde şikâyette bulunmak
to make a complaint against sb Verb
biri aleyhinde takibata geçmek
to start a prosecution against sb Verb
biri aleyhine dava açmak
to enter an action against sb Verb
biri aleyhine şikâyette bulunmak
to file a complaint against sb Verb
biri altın
mixed currency
biri anısına heykel dikmek
to put up a statue in hono u r of sb Verb
biri arkasından casusluk etmek
to spy upon sb Verb
biri avucunda olmak
to have someone on toast Verb
biri başına kalmak
to be stuck with someone Verb
biri birisi
someone
biri birisi
somebody
biri birisileri
certain persons Noun
biri birşey yaparken beklemek
to bear with someone Verb
biri çevresinde toparlanmak
to rally round sb Verb
biri diğerine uymaz
incompatible
biri gözünden düşmek
to think badly of someone Verb
biri gözünden düşmek
to think less of someone Verb
biri hakında bilgi toplamak
to gather information about sb Verb
biri hakkında bilgi aramak
to go in quest of information about sb Verb
biri hakkında bilgi toplamak
to gather information about sb Verb
biri hakkında bilgi vermek
to put the finger on someone Verb
biri hakkında hükmünü vermek
to measure someone with one eye Verb
biri hakkında istihbarat vermek
to put the finger on someone Verb
biri hakkında iyi düşünmek
to think well of sb Verb
biri hakkında iyi düşünmek
to have high opinion of sb Verb
biri hakkında iyi konuşmak
to say a good word for sb Verb
biri hakkında kötü düşünmek
to think badly of someone Verb
biri hakkında kötü düşünmek
to think less of someone Verb
biri hakkında kötü konuşmak
to speak evil of sb Verb
biri hakkında masal uydurmak
to tell tales about sb Verb
biri hakkında övgüyle konuşmak
to speak highly of sb Verb
biri hakkında referans vermek
to give a reference about sb Verb
biri hakkında şikâyette bulunmak
to lodge a complaint against Verb, Law
biri hakkında soruşturma yapmak
to inquire after sb Verb
biri hakkında tahkikat yapmak
to be out after sb Verb
biri hakkındaki kanaatini düzeltmek
to think better of sb Verb
biri için araya girip yalvarmak
to make intercession for sb Verb
biri için bilet almak
to book a ticket in sb's name Verb
biri için birşey sağlamak
to provide something for someone Verb
biri için birşey sağlamak
to provide someone with something Verb
biri için birşey yapmak
to make someone something Verb
biri için büyük aşk duymak
to be filled with passion for sb Verb
biri için çalışmak
to work for someone Verb
biri için çalışmak
to be in sb's service Verb
biri için çıldırmak
to be potty about Verb
biri için ders olmak
to be a lesson for sb Verb
biri için doğru olmak
to suit sb's book Verb
biri için ehven şartlar koymak
to make good terms with sb Verb
biri için ev döşemek
to furnish a house for sb Verb
biri için harekete geçmek
to strike a blow for someone Verb
biri için hayatını tehlikeye atmak
to lay down one's life for sb Verb
biri için iş bulmak
to find employment for sb Verb
biri için işe yaramak
to work for someone Verb
biri için meslek seçmek
to carve out a career for sb Verb
biri için olmak
to be intended for someone Verb
biri için para harcamak
to spend money on sb Verb
biri için para harcamak
to spend money for sb Verb
biri için parsa toplamak
to pass the hat round for sb Verb
biri için piston yapmak
to exercise one-s influence on behalf of sb Verb
biri için rezervasyon yapmak
to mark someone down Verb
biri için rezervasyon yaptırmak
to book someone in Verb
biri için tanıklık etmek
to testify on sb's behalf Verb
biri için uygun olmak
to work for someone Verb
biri için yer ayırtmak
to reserve a seat for sb Verb
biri için yer tutmak
to keep seat for sb Verb
biri ile fikren uyuşmak
to agree with sb's opinion Verb
biri ile oynamak
to play with sb Verb
biri karşısında tahammülünü yitirmek
to be out of patience with sb Verb
biri lehine şevkli anlatış
glowing account
biri lehine yürürlüğe girmek
to enure to the benefit of sb Verb
biri namına çalışmak
to be in business for sb Verb
biri namına hareket etmek
to act for sb's name Verb
biri namına hareket etmek
to act on sb's behalf Verb
biri namına satmak
to sell for the account for sb Verb
biri namına satmak
to sell for the account of sb Verb
biri namına yazmak
to write on sb's behalf Verb
biri öbürünü
one another
biri olmadan yapabilmek
to get on without sb Verb
biri olmaksızın idare etmek
to do without someone Verb
biri ötekini engellemez
the one does not preclude the other
biri tam hasarı ödemek
to pay full indemnity to sb Verb
biri tarafından anlaşılmamak
to be wasted on someone Verb
biri tarafından bakılmak
to be dependent on sb Verb
biri tarafından beğenilmek
to strike a chord with someone Verb
biri tarafından boşa harcanmak
to be wasted on someone Verb
biri tarafından değeri bilinmemek
to be wasted on someone Verb
biri tarafından dikkatle dinlenmek
to have sb's ear Verb
biri tarafından fark edilmek
to come to someone Verb
biri tarafından farkına varılmak
to come under the-of sb Verb
biri tarafından hesaba katılmış olmak
to enter into sb's calculations Verb
biri tarafından nefret edilmek
to be held in abomination by sb Verb
biri tarafından ödeme yapılmak
to receive payment Verb
biri tarafından öğrenilmek
to come to the knowledge of sb Verb
biri tarafından suçlanmak
to incur sb's condemnation Verb
biri tarafından yakalanmak
to fall into the hands of sb Verb
biri tarafından yönetilmek
to be ruled by sb Verb
biri üzerinde etki bırakmamak
to not register with sb Verb
biri üzerinde etkili olmak
to work for someone Verb
biri üzerinde nüfuzu olmak
to have influence with sb Verb
biri üzerinde yetkisi olmamak
to have no powers over sb Verb
biri ya da diğeri
whichever
biri zenci biri beyaz ana babadan doğan kimse
mulatto
birinden biri
one of them
birini yetenekli biri olarak göstermek
to point out someone as a capable person Verb
(masraflar) biri üzerinde kalmak
to fall on sb Verb
aile topluluğundan biri olmak
to be one of the family pack Verb
aileden biri olmak
to live in somebody's family Verb
aileden biri olmak
to be one of the family Verb
artık biri yanında çalışmamak
to be no longer on sb's payroll Verb
birşeyi biri için yapmak
to see to something Verb
en öncelikli konulardan biri olmak
to be of the first order of importance Verb
halktan biri olduğunu göstermek
to prove one's middle-class bona fides Verb, Politics-Intl. Relations
her biri kendisinin olan
respective
hissedarlardan biri bir hisseyi bıraktığında
first refusal clause
ihbarıni biri aracılığıyla yapmak
to serve out one's notice Verb
ihbarını biri aracılığıyla yapmak
to serve out one's notice with sb Verb
kendini başka biri gibi tanıtmak
to personate sb Verb
sefil biri olmak
to be sorry stuff Verb
vs biri duruma gelmek
to grow in Verb
yalnızca biri değil
both
yapabilecek biri varsa
if anybody anyone
yüksek seviyeli biri olmak
to be a person of high rank Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Bir kimse, ... bir şahıs
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.