Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
bloom
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
çiçek.
(toplu olarak bir bitki veya ağacın) çiçekler(i).
The bloom of the cherry tree.
çiçek açmış (tomurcuk).
The gardens are all in bloom.
en parlak/zinde/güzel/gelişmiş çağ.
the bloom of youth. the bloom of romanticism.
tazelik, yanakların gençlik ve sıhhat belirtisi olan pembeliği.
A serious illness destroyed her bloom.
parlaklık, hayvan tüyünün parlak ve sağlıklı görünüşü.
Botany
buğu, meyve dumanı: bazı meyvelerin üstünü örten ve ince bir toz tabakasına benzeyen beyazımsı tabaka.
the bloom of the plum.
buğuya benzer görünüş.
the bloom of newly minted coins.
başka maddeler üzerinde toplanan toz halindeki maden cevheri.
chill
ile ayni anlama gelir. verniklenmiş yüzeyde mat/donuk kalmış kısım.
bazı organizmaların birdenbire gelişmesi (sularda yosun teşekkülü gibi.
Verb
çiçek aç(tır)mak, çiçekte olmak.
Verb
geliş(tir)mek.
a strength of character that blooms the virtues
: faziletleri geliştiren karakter kuvveti.
Verb
gelişip güzelleşmek, olgunlaşmak.
that sickly child that bloomed into a beautiful and radiant woman
:
gelişip güzelleşerek alımlı, şahane bir kadın olan o hasta çocuk.
Verb
şaşaalı bir şekilde/renk renk parlamak.
A brilliantly decorated Christmas tree bloomed in the room.
Verb
buğulandırmak, donuklaştırmak.
kaba çelik çubuk (kare veya dikdörtgen kesitli ve son işlemeye hazır).
ham demir, çekiçlenmiş külçe fırın demiri.
ham demiri/çeliği son işlemeye hazır kaba çubuk haline getirmek.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
English Turkish Phrases
cobalt bloom
erythrite
(1)
delicate bloom
mimoza
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.