borçlu

Turkish-English Translation

  1. debtor
  2. indebted
  3. beholden
  4. debitor
  5. behindhand
  6. in hock
  7. in the red
  8. obligator
  9. under obligation to
  10. obligor
  11. owing
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

para borçlusu
financial obligor, a debtor who owes a financial obligation Noun, Law
âciz durumdaki borçlu
insolvent debtor
aciz durumundaki borçlu
insolvent debtor
ana borçlu
principal debtor
aşırı borçlu
overleveraged Adjective, Banking
baş borçlu
principal debtor
bir borca kefalet eden ikinci derecede borçlu
secondary debtor
borca kefalet eden ikinci derecede borçlu
secondary debtor
borçları ticari faaliyet dışında oluşmuş borçlu
sundry debtors
borçlarını ödeyebilecek güçte olan borçlu
solvent debtor
borcu ticari faaliyet dışında olmuş borçlu
sundry debtor
borcu ticari faaliyet dışında oluşmuş borçlu
sundry debtors
borcuna sadık olmayan borçlu
bad debtor
borcunu ödemekten aciz borçlu
insolvent debtor
borcunu ödemekten aciz borçlu
poor debtor
borcunu ödememek için kaçan borçlu
absconding debtor
borcunu ödemeyen borçlu
bad debtor
borcunu ödemeyen borçlu
defaulting debtor
borcunu ödeyen borçlu
solvent debtor
devamlı borçlu
continuous borrower
devamlılı borçlu
continuous borrower
esas borçlu
primary obligator
esas borçlu
primary debtor
esas borçlu
primary party
eski borçlu
debtor in arrears
feri borçlu
accessory obliger
gelecekteki borçlu
would-be borrower
güvenilmez borçlu
irresponsible debtor
haciz altındaki borçlu
attached debtor
haciz dolayısıyla tutuklanan borçlu
attached debtor
herkese borçlu
he is in debt to everyone
icraya verilmiş borçlu
execution debtor
ikinci derecede borçlu
accessory obliger
ikinci derecede borçlu
secondarily liable
ikincil borçlu
secondary debtor
ilamlı borçlu
judgment debtor
ilk borçlu
primary obligor
ipotekli borçlu
debtor on mortgage
ipotekli borçlu
mortgage debtor
kaçak borçlu
fugitive debtor
kaçan borçlu
abscond ing debtor
malları haciz czi edilen borçlu
attached debtor
malları haczedilmiş borçlu
debtor attached
mevcudun terkiyle konkordato yapan borçlu
cessionary bankrupt
münferit borçlu
several debtor
müşterek borçlu
joint obligor
müşterek borçlu
co-debtor
müşterek borçlu
joint borrower
müşterek borçlu
codebtor
müşterek borçlu
co obligor
müşterek müteselsil borçlu
joint and several debtor
müşterek ve müteselsil borçlu
severally liable
mütemerrit borçlu
defaulting debtor
müteselsil borçlu
joint debtor
ortak borçlu
common debtor
ortak borçlu
fellow debtor
ortak borçlu
joint obligor
rehinli borçlu
bond debtor
rücu edilebilecek borçlu
party liable to recourse
senetli borçlu
bill debtor
sözleşmeli borçlu
contract debtor
şüpheli borçlu
dubious debtor
sürekli borçlu
continuous borrower
takip olunan borçlu
judgment debtor Noun, Law
tek borçlu
sole debtor
ticari borçlu
trade debtor
üçüncü şahıs borçlu
third party debtor
US geç ödeyen borçlu
dilatory (slow , tardy ,) payer
üzerinde hak iddia edilen borçlu
person of incidence
borçlu aktifi
debtor's assets
borçlu alacaklı ilişkisi
debtor creditor relation
borçlu bakiye
debit balance
borçlu bakiye
negative balance
borçlu bakiye
in the red
borçlu bakiyesi
debtor balance
borçlu bakiyesini silmek
to wipe off a debit balance Verb
borçlu banka
debtor bank
borçlu borcunu ödemediği takdirde
foreclose
borçlu bulunan ve artmakta olan borçlar
debts owing and accruing Noun
borçlu bulunulan meblağ
debt owing
borçlu bulunulan ve artmakta olan borçlar
debts owing and accruing Noun
borçlu çiftçi
farm debtor
borçlu dışında üçüncü bir şahıs tarafından verilen teminat
collateral guarantee
borçlu faiz oranı
debtor interest rate
borçlu geçici hesaplar
transitory asset accounts Noun
borçlu grubu
class of debtors
borçlu grup
debtor group
borçlu hali
debtor position
borçlu hesabı
debtors account
borçlu hesabı
debtor account
borçlu hesap
debit account Noun, Accounting
borçlu hesapları vadesinden ileri bir tarihte ödeme
stretching the payables
borçlu hesaplarının deviri
(US) assignment of accounts receivable
borçlu hesaplarının devri
assignment of accounts receivable
borçlu iflas dilekçesi
debtor's petition
borçlu ile alacaklı haklarının aynı kişide olması
confusion of rights
borçlu kalmak
to remain due Verb
borçlu kalmak
to stand indebted Verb
borçlu moratoryumu
moratorium on debt
borçlu muhasebesine alarm sistemi koymak
to flag the receivable records Verb
borçlu müşterisi olmak
to carry a customer Verb
borçlu olan
owing
borçlu olduğumuz meblağ
debt owed by us
borçlu olmak
to owe debts Verb
borçlu olmak
to owe Verb
borçlu olunan meblağ
amount due
borçlu olunan meblağ
amount owing
borçlu olunan meblağa ait herhangi bir senet
bad news
borçlu sıfatıyla bir şirketçe verilen bonolar
corporate surety
borçlu sıfatıyla bir şirkete verilen bonolar
corporate surety
borçlu şirket
debtor company
borçlu şirket
debtor corporation
borçlu şirket
obligor company
borçlu taraf
debit side
borçlu taraf
debt side
borçlu taraf
left- hand side
borçlu tarafından belirli bir tutar karşılığı verilen senet
fixed- sum debenture
borçlu tarafta olmak
to be on the debit side Verb
borçlu ülke
debtor nation
borçlu ülke
debtor country
borçlu uyarı mektubu
dunning letter
borçlu varlığı
debtor's property
borçlu ve alacaklı
debtor and creditor
borçlu ya da alacaklının talebi üzerine ödenen borç
call loan
alacak ve borçlu hesaplarını devralmak
to take over accounts receivable and accounts payable Verb
alacaklı borçlu ilişkisi
creditor debtor relation
ana-babaya saygı borçlu olmak
to owe respect to one's parents Verb
aşırı borçlu olma
excessive indebtedness
aşırı borçlu tereke
insolvent estate
babaya saygı borçlu olmak
to owe respect to one's father Verb
bankalardaki hesapların borçlu bakiyelerinin
frozen credit
bankaya borçlu olmak
to be overdrawn at the bank Verb
başarısını çok çalışmaya borçlu olmak
to set down one's success to hard work Verb
başarısını yatırım alanlarını genişletmeye borçlu olmak
to owe one's performance to diversification Verb
bir borçlu alehine karar çıkartmak
to obtain a judgment against a debtor Verb
bir borçlu aleyhinde karar çıkartmak
to obtain a judgment against a debtor Verb
bir borçlu yu mahkemeye çıkarmak birine çok borçlu olmak
to summon a debtor to be deeply indebted to sb Verb
birine borçlu durumda olmak
to get in sb's books Verb
birine büyük bir meblağ borçlu olmak
to be indebted to a large amount to sb Verb
birine büyük bir meblağ borçlu olmak
to be indebted a large amount to sb Verb
birine çok şey borçlu olmak
to owe a great deal to sb Verb
birine karşı bir şey borçlu olmak
to be under an obligation to sb Verb
birine karşı çok borçlu olmak
to be under a great obligation to sb Verb
birine yüz dolar borçlu olmak
to owe someone a hundred dollars Verb
birine yüz dolar borçlu olmak
to owe someone $ 100 .- Verb
bize borçlu olunan para
money owing to us
bizzat borçlu tarafından ifayı gerektiren akit
personal covenant
borç verenle borçlu arasında yapılan sözleşme
money-lending contract
borcun borçlu tarafından vadesinden önce ödenmesi
prior redemption
böylece hem borçlu hem alacaklı olur
agent and patient
evi için hâlâ borçlu olmak
to owe for one's house Verb
gerek bizzat borçlu tarafından
petition in bankruptcy
hala borçlu bulunulan büyük meblağlar
large sums still owing Noun
hâlâ borçlu bulunulan büyük meblağlar
large sums still owing Noun
hâlâ ev borçlu olmak
to owe for one's house Verb
hayatını borçlu olmak
to owe one's life Verb
herkese borçlu olmak
to be in debt to everybody Verb
iflas masası borçlu varlığı
debtor's property
iflas masası borçlu varlığı
debtor's petition
itibarını borçlu olmak
to owe it to one's reputation Verb
itibarını borçlu olmak
to owe one's reputation Verb
mahkeme kararı tahtında borçlu bulunulan borçlar
debts owned under court orders Noun
manen kendini borçlu hissetmek
to duty bound Verb
müşterek borçlu ve müteselsil kefil olmak
to be jointly and severally liable Verb, Law
müşterek ve müteselsilen borçlu olmak
to be liable jointly and severally Verb
müştereken ve müteselsilen borçlu olmak
to be liable jointly and severally Verb
profesyonel borç veren ile borçlu arasında yapılan sözleşme
money-lending contract
terfisini iltimasa borçlu olmak
to owe one's promotion to favouritism Verb
üç aylık kira borçlu olmak
to owe for three months'rent Verb
üçüncü şahıs borçlu bloke hesabı
garnishee account
uluslararası bir borçlu borcunu ödemediğinde
debt bomb
uzun vadeli borçlu olma durumu
long- term indebtedness
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Maddî bir borç altında bulunan, borç ... mükellef olan , medyun
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.