boss

  1. ağa
  2. patron, âmir.
  3. parti denetçisi: kendi seçim bölgesinde partisinin örgütünü denetleyen politikacı.
  4. emir/karar veren, söz geçiren, başkalarına tahakküm eden kimse.
    His wife is the boss in his family:
    Onun ailesinde karısının sözü geçer.
  5. işveren, ustabaşı.
  6. yönetmek, kontrol/idare etmek.
  7. fazla otoriter/sert olmak, sözünü geçirmek, tahakküm etmek, dediğini yaptırmak.
  8. Adjective baş, temel, ana, esas.
  9. Adjective en âlâ/üstün, birinci sınıf.
  10. yumru, ur, çıkıntı, (bitki/hayvan gövdesinde meydana gelen) şiş(kinlik.
  11. Geology yumru kaya.
  12. (maden/fildişi) kabartma süs.
  13. Architecture (a) yuvarlak kabartma (kemer vb. tezyinatı), (b) kabaca yontulmuş taş.
  14. köşelik, kenarlık: kitap cildinin kenarlarına süs veya koruyucu olarak konulan pirinçten mamul parçalar.
  15. Machines döküm kabarcığı.
  16. Maritime Traffic pervane mili mahfazası.
  17. kabartmalarla süslemek.
  18. kabartmak.
  19. (sıhhî tesisatçılıkta) düzgün olmayan yüzeye intibak ettirmek için kurşun vb. madenî levhayı çekiçle dövmek.
  20. inek, dana.
  21. boş, oyuk.
patronuyla arası gergin olmak Verb
patronluk taslamak Verb
(US) patronun gözünden düşmek Verb
patronluk
patron
(US) ustabaşı
patronumla kavga ettim
parti şefi
ustabaşı
formen
vardiya şefi
kalfa, işçi başı.
sığır güden kimse, sığırtmaç. Noun
bir şeyin sorumluluğunu üstlenmek Verb
kâhyalık etmek Verb
bir gözü kör
şaşı
kontrolü eline almak Verb
(US) (rise , Br) patrona maaş zammı için başvurmak Verb