boyunca

Turkish-English Translation

  1. during
  2. throughout
  3. Adverb lengthways
  4. Adverb lengthwise
  5. over
  6. along
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

boylu boyunca
at full length
boylu boyunca
full- length
bütün gece boyunca
through the night
bütün yıl boyunca
yearly round
çağlar boyunca
through the ages
çap boyunca
diametrically
gün boyunca
in the course of the day
gün boyunca
all day (long
gün boyunca
day time
hayat boyunca
for life
insanın bütün hayatı boyunca
all one's lifetime
kıyı boyunca
coastwise
ömür boyunca
during his natural life
ömür boyunca
man and boy
ömür mrüü boyunca
during his natural life
savaş boyunca
throughout the war
sınırsız süre boyunca
for an indefinite time Adverb
sıra boyunca
all along the line
üçüncü bir kişinin ömrü boyunca
per autre vie
ufuk çizgisi boyunca
horizontally Adverb
uzun yıllar boyunca
over many years Adverb
yıl boyunca
throughout the year
yol boyunca
all along the road
(otomobil) yıl boyunca işletilmek
to be in commission all the year Verb
... boyunca devam etmek
to continue throughout ... Verb
… boyunca devam etmek
to last for… Verb
… boyunca yetmek
to last for… Verb
araba boyunca uzanan basamak
to running board Verb
bayır sırtı boyunca giden yol
ridgeway
bir cadde boyunca gitmek
to go along a street Verb
bir evi ömür boyunca kiralamak
to hold a life tenancy of a house Verb
bir evi ömür mrü boyunca kiralamak
to hold a life tenancy of a house Verb
bir saat boyunca devam etmek
to last an hour Verb
bir tartışma boyunca birini desteklemek
to back someone up throughout a discussion Verb
bir yol boyunca güçlükle yürümek
to pound along a road Verb
boylu boyunca uzanmak
to recline Verb
boylu boyunca yere serilmek
measure one's length (upon the ground)
bu sigorta uzun yaşayanın hayatı boyunca ödemeyi sürdürür
joint life policy
bütün bir saat boyunca beklemek
to wait for a good hour Verb
cadde boyunca gitmek
to peg the highway Verb
davanın devamı boyunca karıya bağlanan nafaka
alimony pendente lite
gece boyunca (süren
night long
gün boyunca sürekli azar azar yemek
graze Food-Kitchen
gün boyunca yorulmak
to wear through the day Verb
iki başlı ömür boyunca gelir
joint annuity
iki kişiye hayatı boyunca ödeme yapan hayat sigortası
joint life policy Noun
kafilenin geçtiği yol boyunca dizilmek
to range themselves along the route of the procession Verb
kıyı boyunca gitmek
to range down the coast Verb
kıyı boyunca gitmek
to run down the coast Verb
kıyı boyunca ilerlemek
to run down the coast Verb
kıyı boyunca seyretme
coastwise navigation
kuşaklar boyunca babadan oğula geçmiş olmak
to have been handed down from father to son for many generations Verb
meridyen boyunca kuzeyden güneye doğru giden hayali hat
interpol date line
metrolardaki yürüyen merdivenler boyunca asılı reklamlar
escalator cards Noun
ömrü boyunca birinin baş belası olmak
to be a drag on someone all one's life Verb
ömür boyunca gelir
perpetual annuity
ömür boyunca gelir
life annuity
ömür boyunca gelir
deferred annuity
ömür boyunca geliri olan kişi
life annuitant
ömür mrü boyunca gelir
life annuity
ömür mrü boyunca irat
life annuity
otobüste bütün yol boyunca ayakta gitmek
to stand all the way back in a bus Verb
tüm sayfa boyunca yayılan reklam başlığı
banner
üçüncü bir şahsın hayatı boyunca sahip olunan haklar
interests pour autre vie Noun
üçüncü bir şahsın ömrü boyunca mülkiyet hakkı
life estate pour autre vie
üzerinde ömür boyunca çalışılan bir şeyi tamamlama
consummation of a life's work
yıl boyunca açık havada yetişen
hardy
yıl boyunca devam eden
year-round Adjective
yıl boyunca süren
yearlong
yol boyunca ağır ağır yürümek
to dodge along Verb
yol boyunca badi badi yürümek
to waddle across the road Verb
yol boyunca dizilmek
to line the streets Verb
yol boyunca yürümek
to walk up the road Verb
yolculuk boyunca götürülen yük
voyage freight
zararları yıl boyunca eşit olarak dağıtmak
to apportion losses evenly over the year Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database