Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
burning
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
yanan.
çok sıcak, kaynar.
The water was burning.
alev gibi, parlak.
She wore a burning red bathing suit.
yakıcı, yakan, yakar.
yanma.
He had a burning`sensation in his throat.
şiddetli, ihtiraslı, ateşli.
a burning desire.
ivedi, acele, müstacel, hayatî önemi olan, kritik, pek önemli.
a burning question
: hayatî/pek önemli mesele.
ateşlenme, alevlenme, yanma, yakma.
(seramik, çini vb.) fırınlama, fırında kurutma.
yanık.
kızgın, kor.
ilk izabe.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
English Turkish Phrases
(someone's) ears are/must be burning
(bir kimsenin) kulaklarını çınlatmak, gıyabında konuşmak.
Last night your ears must have burnt/tingled
:
Dün gece herhalde kulaklarınız çınlamıştır.
furiously burning
harlı
gas burning
gaz yakma
house burning
kundakçılık
I hope his ears are burning
(birinden bahsederken) “Kulakları çınlasın.”
keep the home fires burning
vatanın güvenliğini sağlamak
Verb
keep the home fires burning
(bir kimse evden gittikten sonra) hayatı eskisi gibi devam ettirmek, eski yaşayışını sürdürmek.
While
Bob was in the army, Ann kept the home fires burning.
Verb
oil burning
yağ yakma
open burning
açık yanma
Noun, Environment-Ecology
there is a smell of burning
yanık kokuyor
your ears must have been burning
kulaklarınız çınlama mış olmalı
burning bush
wahoo
(1-3).
Noun
burning bush
dittany
(3).
Noun
burning bush, fraxinella, gas plant
dittany
ile ayni anlama gelir. yanan funda
(Dictamnus albus)
: yaprak ve çiçeklerinden yanabilen
bir gaz çıkaran bir bitki.
burning ghats
ghat = ghaut
ile ayni anlama gelir. cesetlerin törenle yakıldığı yer.
burning glass
büyüteç, pertavsız: güneş ışıklarını bir noktaya toplayıp o noktayı tutuşturan cam.
Noun
burning up
yakma
(eyes , throat , etc) to have a burning sensation
yanmak
Verb
appliances burning gaseous fuels
gaz yakan aletler
Noun
dark brown tar produced by burning tobacco
zifir
feel a burning desire for
kıvranmak
Verb
My ears are burning.
Kulaklarım çınladı.
Sentence
My ears are burning.
Biri beni andı.
Sentence
sth which produces a burning effect
yakıcı
the roar of a burning fire
harıltı
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.