collision

English-Turkish Translation

  1. Noun, Maritime Traffic çatma
  2. karambol
  3. Noun çarp(ış)ma.
    The collision of two airplanes. Many people were killed in the collision between the bus
    and the car.
    come into collision with … : … ile çarpışmak.
  4. Noun fikir/görüş ayrılığı, ihtilâf.
    A collision with parliament could ruin a government's plans.
  5. Noun, Physics çarpışma: özgür iki cismin yeterince yaklaşarak birbirlerini etkiledikleri süreç. Bu esnada genellikle
    erke ve devinirlik alışverişi olur.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

dent one's motor car in a collision
çöküntüye neden olmak Verb
motor vehicle collision (MVC)
motorlu taşıt çarpışması Noun, Transport
motor vehicle collision (MVC)
motorlu araç çarpışması Noun, Transport
(car accident) damage accidental collision
çarpışmadan mütevellit zarar
a head-on collision
kafa kafaya çarpışma
come into collision
çarpmak Verb
comprehensive plus collision
(US) tam kasko sigorta (çarpışma dahil
confusion caused by a collision
karambol
damage accidental collision
(araba kazası) çarpışmadan mütevellit zarar
elastic collision
esnek çarpışma.
fend off a collision
çarpışmadan kaçmak Verb
fortuitous collision
kusursuz çarpışma
frontal collision
önden çarpışma
head- on collision
kafa kafaya çarpışma
inelastic collision
esneksiz çarpışma.
key collision
anahtar çarpışması
midair collision
havada çarpışma
multiple-vehicle collision
zincirleme kaza Noun, Transport
risk of collision
çarpışma riski
traffic collision
motorlu taşıt çarpışması Noun, Transport
traffic collision
motorlu araç çarpışması Noun, Transport
train collision
tren çarpışması
collision at sea
gemilerin çarpışması
collision between two vessels
iki teknenin birbirine bindirmesi
collision clause
çarparak batma veya çarpışma klozu
collision clause
çarparak batırma veya çatışma klozu
collision clause
çarpışma klozu (sigortacının çarpışmada sorumluluğunun sigortalı geminin değerinden fazla olmayacağı
koşulu altında sigortalıya ve diğer gemiye verile
collision course
çarpışma/ihtilâf yolu: değiştirilmediği takdirde çarpışması/ihtilâfa düşülmesi muhakkak olan seyir yolu
veya karşıt fikirler.
be on a collision course: (uçak/gemi) çarpışmaya doğru gitmek, kesin ihtilâfa yol açmak.
collision damage
çarpışmadan doğan hasar
collision detection
çarpışma algılaması Information Technology
collision insurance
çarpışma sigortası Noun
collision insurance
çarpışma sigortaı
collision insurance (s
çarpışma sigortası Noun
collision insurance (s)
çarpışma sigortası Noun
collision of interests
çıkarların çarpışması
collision of interests
menfaatlerin çarpışması
collision of persons
şahısların çatışması
collision of trains
trenlerin çarpışması
collision report
trafik kazası tespit tutanağı Noun, Land Transport
collision side
çarpışma rizikosu Noun
automobile collision insurance
otomobil çarpışma sigortası Noun
automobile collision insurance
otomobil çarpma sigortası Noun
both to blame collision clause
her iki tarafın da suçlu olduğu çarpışma klozu
both-to-blame collision clause
bir çarpışmada her iki tarafın da kusuru bulunması klozu
both-to-blame collision clause
her iki gemiyi kabahatli bulan çarpışma maddesi Noun
come into collision with
çarpışmak Verb
full-coverage collision insurance
tam teminatlı çarpışma sigortası Noun
the collision between the ships was caused by fog
gemilerin çarpışması sis yüzündendi
English-Turkish phrases from Zargan's own database