come around

  1. Verb ayılmak, kendine gelmek.
  2. Verb sükûnet bulmak, sakinleşmek, (öfke/ağrı/sızı vb.) geçmek.
    Leave him alone and he'll soon come round..
  3. Verb barışmak, kavgaya son verip anlaşmak. Jim and
    Mary often argue, but it doesn't take long to come round..
  4. Verb yine/tekrar gelmek.
    The time has come round to get out winter clothes: Kışlık elbiseleri çıkartma zamanı yine geldi.
  5. Verb
    come over ile ayni anlama gelir. ziyaret etmek.
    come around/over and see us sometime..
  6. Verb ikna olmak, razı olmak, yola gelmek.
    He'll come round to our way of thinking: just leave him alone.

    You'll soon come round to my way of thinking: Yakında benim dediğime gelirsin.
  7. Verb dolaşıp gelmek, yolu uzatmak/dolaştırmak, etrafını dolaşmak.
    We came round the fields as we didn't
    want to go through the woods in the dark..
  8. Verb
    come about ile ayni anlama gelir. (gemi/rüzgâr) yön/rota değiştirmek.
    The ship came round to sail into port..
  9. Verb
    argo (kadın) âdet görmek, aybaşı olmak.
  10. fikrini değiştirmek.
    After our argument she finally came around: İtirazımız üzerine fikrini değiştirdi.
birşeyin etkisinden sıyrılıp kendine gelmek Verb
birşeyin etkisinden sıyrılmak Verb
birşeyden ayılmak Verb
gelmek Verb
birşeyi kabullenmek Verb
birşeyi kabul etmek Verb