come of

English-Turkish Translation

  1. (a) (soy/aile)den gelmek.
    She comes of a good family. (b) sonuç vermek, sonuç/netice çıkmak.
    I
    don't know if any good will come of your actions: Bilmem ki bu yaptıklarından iyi bir sonuç çıkar mı? (c)
    come of age: reşit olmak, ergenlik çağına/sinni rüşte ermek.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

come of a good family
iyi bir aileden gelmek Verb
come of a good family
iyi aileden gelmek Verb
come of age
erişkinlik yaşına gelmek Verb
come of age
çağ atlamak Verb
come of age
erişkinliğe ulaşmak Verb
come of age
yetişkin olmak Verb
come of age
ileri düzeye ulaşmak Verb
come of age
başarıya ulaşmak Verb
come of copper
iflas etmek Verb
come of good kin
iyi aileden gelmek Verb
come of puritan stock
Puritan bir aileden gelmek Verb
come of something
birşey sonucunda ortaya çıkmak Verb
come of something
birşeyin sonucu olmak Verb
come of something
birşey sonucunda meydana gelmek Verb
come of voting age
oy kullanma yaşına gelmek Verb
sb who has come of age
reşit
come again of age
reşit olmak Verb
come alongside of a ship
bir geminin bordasına yanaşmak
come at a true knowledge of oneself
kendini tam olarak tanımak Verb
come bottom of (low on) a list
bir listenin sonunda olmak Verb
come bottom of a list
sonuncu olmak Verb
come down in favour of someone
birinden taraf olmaya karar vermek Verb
come down in favour of someone
birinin yanında yer almaya karar vermek Verb
come down in favour of someone
birini desteklemeye karar vermek Verb
come down on the right side of the fence
kazanan tarafta olmak Verb
come down on the side of someone
birini desteklemeye karar vermek Verb
come down on the side of someone
birinden taraf olmaya karar vermek Verb
come down on the side of someone
birinin yanında yer almaya karar vermek Verb
come in for a lot of trouble
başa bir sürü bela açmak Verb
come in sight of land
kara görünmek Verb
come into force on the date of publication
yayımlandığı tarihte yürürlüğe girmek Verb
come into possession of a fortune
bir servete konmak Verb
come into possession of an estate inheritance
bir mirasa konmak Verb
come into the possession of ...
...'in eline geçmek Verb
come on top of
üstüne binmek Verb
come on top of
inzimam etmek Verb
come on top of
tüy dikmek Verb
come out at the little end of the horn
fazla kâr sağlayamamak Verb
come out at the small end of the horn
kaybeden taraf olmak Verb
come out in favour of
kabul etmek Verb
come out of
(bir yerden) dışarı çıkmak Verb
come out of
(leke) çıkmak Verb
come out of a coma
komadan çıkmak Verb, Medicine
come out of an affair with honour
bir işten alnı açık çıkmak Verb
come out of date
modası geçmek Verb
come out of fashion
modası geçmek Verb
come out of hiding
saklandığı yerden çıkmak Verb
come out of one's shell
çevresiyle ilgilenmek, başkalarile dostluk kurmak, kabuğundan çıkmak.
come out of school
okulu bitirmek Verb
come out of something
birşeye sonuç teşkil etmek Verb
come out of something
birşeyden sonuç olarak çıkmak Verb
come out of something
birşeyi atlatmak Verb
come out of something
birşeyin sonucunda ortaya çıkmak Verb
come out of something
birşeyin sonucu olmak Verb
come out of something
birşeyden kurtulmak Verb
come out of something
birşeyden çıkmak Verb
come out of the closet
durumunu açıkça kabul etmek Verb
come out of the closet
kendini ortaya koymak Verb
come out of the market
(borsa) teklif edilmek Verb
come out of yourself
kendine güven kazanmak Verb
come out of yourself
kendine güveni yerine gelmek Verb
come to a great deal of money
eline büyük para geçmek Verb
come to an agreement on the price of sth
kesişmek Verb
come to paris for the inside of a week
bir hafta kadar Paris'e gelmiş olmak Verb
come to terms of a composition
bir uzlaşma (konkordato) şartları üzerinde anlaşmak Verb
come to the attention of
'nın dikkatine çarpmak Verb
come to the double of the estimate
tahminin iki misline çıkmak Verb
come to the end of one's endurance
tahammülünün son haddine gelmek Verb
come to the end of one'sendurance
tahammülün son haddine gelmek Verb
come to the heart of the matter
işin esasını teşkil etmek Verb
come to the knowledge of sb
biri tarafından öğrenilmek Verb
come to think of it
Aklıma gelmişken (söyleyeyim), ha … , sahi.
come to think of it, he has already been given what he needs.
come to years of discretion
reşit olmak Verb
come top of
üstüne binmek Verb
come top of
inzimam etmek Verb
come top of
tüy dikmek Verb
come under the cognizance of ...
...'in bilgisi dahilinde olmak Verb
come under the influence of sb
birinin etkisi altına girmek Verb
come within an ace of …
…e ramak kalmak Verb
come within an ace of …
…den kılpayı kurtulmak Verb
come within an ace of …
neredeyse … olmak Verb
come within an ace of …
az kalsın … olmak Verb
come within an ace of …
…in eşiğine gelmek Verb
come within an ace of …
…i kılpayı kaçırmak Verb
come within an inch of
kıl payı kalmak Verb
come within the ambit of a clause
bir maddenin kapsamı içine girmek Verb
come within the framework of a constitution
bir anayasanın çerçevesi içine girmek Verb
come within the provisions of the law
kanun hüküm kmülerine girmek Verb
come within the provisions of the law
kanun hükümlerine girmek Verb
come within the purview of a court
bir mahkemenin yetki alanına girmek Verb
come within the purview of the home office
(Br) İçişleri Bakanlığı yetkisi alanına girmek Verb
come within the purview of the law
kanunun alanına girmek Verb
come within the scope of normal functions
normal görevler kapsamına girmek Verb
come within the scope of the law
kanun kapsamına girmek Verb
come within the scope of the law
kanunun kapsamı içine girmek Verb
come within the scope of the law
kanuni kapsamı içinde olmak Verb
come within the terms of a contract
sözleşme şartları dahilinde olmak Verb
come within the terms of a contract
bir sözleşmenin kapsamı içine girmek Verb
get a share of something good that is come to someone else
sebeplenmek Verb
have good opportunity to come into contact with all sorts of people
her çeşit insanla temasa geçme fırsatı olmak Verb
have opportunity to come into contact with all sorts of people
her çeşit insanla temasa geçme fırsatı olmak Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database