dükkan

Turkish-English Phrases

elektronik dükkan
e-shop Noun
alışveriş için dükkân dükkân dolaşmak
to shop around Verb
arta kalan malların ucuza satıldığı dükkân
remainder shop
bazan da giyecek satan taşıt aracı şeklindeki dükkân
mobile shop
bir dükkân açmak
to start a shop Verb
bir dükkân işletmek
to run a shop Verb
bir dükkân işletmek
to keep a shop Verb
bir kooperatif tarafından işletilen dükkân
cooperative shop
bir kooperatif tarafından işletilen dükkân
cooperative store
bir şey bulmak için dükkân dükkân gezmek
to round the shops looking for sth Verb
bu tür yiyecek satan bir dükkân
kosher
dövizle satış yapılan dükkân
hard- currency shop
dükkân
mercantile store
dükkân
store
dükkân
shoppe
dükkân
dealer outlet
dükkân
closing
dükkân
shop
dükkân
emporium
dükkân
market
dükkân açmak
to set up shop Verb
dükkân açmak
to start a shop Verb
dükkân açmak
to open a shop Verb
dükkân açmak
to set up business Verb
dükkân camekânı
showcase
dükkân çırağı
counterjumper
dükkân çırağı
delivery boy
dükkân çırağı
footboy
dükkân da dura dura kirlenmiş
shop spoiled goods
dükkân da dura dura kirlenmiş
shopworn
dükkân dedektifi
shop detective
dükkân dekorasyonu
store decoration
dükkân detektifi
shop detective
dükkân düzeni
store layout
dükkân fiyatı
shop price
dükkân girişi üzerindeki tabela
fascia
dükkân hesabı
store account
dükkân hesaplarının denetimi
shot audit
dükkân hesaplarının denetimi
shop audit
dükkân hırsızı
shopbreaker
dükkân hırsızı
grabman
dükkân hırsızı
shop thief
dükkân hırsızı
shoplifter
dükkân hırsızlığı
shoplifting
dükkân hırsızlığı riski
risk of shoplifting
dükkân içindeki vitrin etajeri
interior display
dükkân işletmek
to run a store Verb
dükkân işletmek
to run a shop Verb
dükkân kapama kanunu
early closing act
dükkân kapamak
to shut up shop Verb
dükkân kapanışı
shop closing
dükkân kapanma
closing time
dükkân kasası
shop till
dükkân kiralamak
to rent a shop Verb
dükkân kirası
shop lease
dükkân kirası
store lease
dükkân kirası
shop rent
dükkân markası
shopmark Noun
dükkân mefruşatı
shop fittings
dükkân memuru
shop employee
dükkân reklamcılığı
shop advertising
dükkân sahibi
store owner
dükkân sahibi
(US) store owner
dükkân sahibi
owner of a shop
dükkân sahibi
proprietor of a shop
dükkân sahibi olmak
to keep (a) shop Verb
dükkân satışı
store sale
dükkân satışı
retail sale
dükkân tabelası
facia
dükkân tabelası
shop sign
dükkân teçhizatı
store equipment
dükkân tedarik memuru
shop fitter
dükkân veznesi
shop till
dükkân zili
shop bell
el işi satan dükkân
arts and-crafts shop
erken dükkân kapama
early closing
eski eşya satan dükkân
junk shop
evcil hayvan satışı yapılan dükkân
pet shop
foto malzemeleri satan dükkân
photographic goods shop
gemi gereçleri satan dükkân
chandlery
gemi gereçleri satan dükkân
ship chandler
gezici dükkân
shopmobile
giyim eşyası satan dükkân
outfitting shop
günlük ihtiyaçları satan dükkân
neighbourhood shop
hatıra eşyası satan dükkân
souvenir shop
içki satan dükkân
liquor shop
içki satma ruhsatı olan dükkân
licenced premises
indirim yapan dükkân
discount outlet
indirim yapan perakendeci dükkân
cut-price shop
indirimli satış yapan dükkân
cut- price shop
işyerinin içindeki dükkân
in- plant shop
karışık mal satılan dükkân
general shop
kilitli ama bekçisi olmayan dükkân
lock up shop
köşe dükkân
corner shop
küçük bakkal ya da içki satan dükkân
bodega
küçük bir bina ya da dükkân
taxpayer
küçük dükkân
wretched little hole
küçük dükkân
stall
küçük dükkân sahibi
stallkeeper
küçük dükkân sahibi
small shopkeeper
kümes hayvanları satılan dükkân
poultry shop
lastik satan dükkân
tire store
mal çeşitdi zengin olan dükkân
well-stocked shop
mal çeşitleri zengin olan dükkân
well-stocked shop
malı bol dükkân
well furnished shop
malları dükkân vitrininde teşhir etmek
to expose goods in a shop window Verb
müzik aletleri satan dükkân
music house
pazarları açık olan dükkân
sunday store opening
pazarlıksız satış yapılan dükkân
fixed price shot
perakendeci dükkân
retail outlet
perakendeci dükkân
retail shop
porselen eşya satan dükkân
china shop
rakip dükkân
rival shop
sadece caddeden girişi olan dükkân
lockup shop
şehrin merkez indeki dükkân
central area shop
şehrin merkezindeki dükkân
central area shop
seyyar dükkân
runaway shop
şifalı otların satıldığı dükkân
health food store
sigara satan dükkân
tobacco shop
spor eşyası satan dükkân
sporting goods shop
tablo satan dükkân
art shop
tapon ve eski mal satan dükkân
junk shop
tasfiye satışında bütün mallarını satan dükkân
full house
tek bir tür mal satan dükkân
one lob shop
tek fiyat uygulanan dükkân
unit pricing store
tek fiyatla mal satan dükkân
(US) single-price store
tek fiyatla mal satan dükkân
single- price store
tek fiyatla satış yapan dükkân
one-price store
tek fiyatla satış yapan dükkân
one- price store
tek fiyatla satış yapılan dükkân
one price store
toptancı dükkân
wholesale shop
türlü malların satıldığı dükkân
variety shop
tütün satan dükkân
tobacco shop
ucuz mal satan dükkân
cheapie
ucuz mal satan dükkân
limited-price variety store
veresiye satış yapmayan dükkân
cash store
vergisiz mal satan dükkân
duty free shop
yabancı kaynaklı ve pahalı yiyecek maddeleri satan dükkân
delicatessen
yem satan dükkân
feed store
yeni dükkân açılışı
new store opening
yiyecek maddesi satan perakendeci dükkân
food retailer
yiyecek satan dükkân
food shop
yiyeceklerin otomatlardan alındığı dükkân
piggy wiggly store
yolun karşısındaki dükkân
the shop across the road
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. İçinde perâkende ... iş yeri
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.