differ

  1. Intransitive Verb bozuşmak, kavga etmek.
işlerin durumu hakkındaki açıklamalar çeşitli
iknaya/kandırmaya çalışmaktan vazgeçmek.
çekte yazıyla ve rakamla belirtilen değerler birbirini tutmadığında ödenmeyen çeke yazılan ibare
Müsaadenizle ben bu fikirde değilim.
tanıkların ifadesi tutmuyor
(poliçe) yazılı olan meblağ ile rakamların uyuşmaması
farklı olmak, benzememek, başka olmak, farketmek, (bir hususta birinden) ayrılmak/ayrı olmak.
Nylon
and silk differ. Nylon differs from silk in/as to origin and cost.
bir ticaret dalından ötekine değişiklik göstermek Verb
fikren ayrılmak Verb
fikirde ayrılmak Verb
zevklerinde taban tabana zıt olmak Verb
uygun bulmamak, muvafakat etmemek.
aynı fikirde olmamak, (fikirde/düşüncede) ayrılmak, başka/zıt fikirde olmak.
I differ with you about/on/over this matter.
biriyle bir konuda aynı fikirde olmamak Verb
Kabul etmiyorum.
Kusura bakmayın ama ben aynı fikirde değilim.