discourse

  1. Noun, Language-Literature söylem
  2. Noun, Language-Literature söylem
  3. Noun, Language-Literature diskur
  4. söyleme, bildirme, beyan, söylev, hitabe, nutuk, hutbe.
    The priest delivered a long discourse on/upon
    the evils of untruthfulness.
  5. karşılıklı konuşma, mükâleme, söyleşi, sohbet.
    They held a friendly discourse together.
  6. tez, makale, broşür.
  7. (müzikal) ses çıkarmak.
söylemsel Adjective, Language-Literature
söylem üstünlüğü Noun, Sociology
söylemsel üstünlük Noun, Sociology
söylemsel dışlanma Noun, Sociology
söylemsel hegemonya Noun, Sociology
söylemsel gelenek Noun, Sociology
kaldığı yerden devam etmek Verb
dolaysız söylem.
ör.:
I'll think it over”, he replied. indirect discourse Noun
dolaylı söylem/anlatım.
“He said he was hungry.” gibi. Dolaysız şekli:
He said “I am hungry.”
giriş konuşması
cihad söylemi Noun, Religion-Faith
ders takriri vermek Verb
konferans vermek Verb
dini söylem Noun, Religion-Faith
bir müzakerenin sonu
söylem belirleyicisi Noun, Linguistics
bir konu üzerinde yarı resmi bir ağızla konuşma
söylemek, bahsetmek, konuşmak, hitap etmek, bir konuyu sözle/yazı ile anlatmak.
Our teacher discoursed
for hours upon/on French litterature.
biriyle konuşmak Verb