dissent


  1. dissent from: aksi fikirde/duyguda olmak, (fikirce/duyguca) ayrılmak, farklı düşünmek, hemfikir
    olmamak, muhalif olmak.
    Two of the judges dissented from the decision of the other three. I dissent altogether from such an unwise idea.
  2. karşı koymak, çekişmek, bozuşmak.
  3. kiliseden ayrılmak, kilise doktrinini reddetmek/kabul etmemek.
  4. fikir ayrılığı, anlaşmazlık, ihtilâf, uyuşmazlık, çekişme, bozuşma.
    dissent among the members broke up the club meeting.
  5. (kilise, özellikle Anglikan kilisesi) doktrinini reddetme/kabul etmeme.
(karara, rapora, tutanağa) şerh düşmek, (karara, rapora, tutanağa) şerh koymak Verb, Law
karşı oy görüşü Noun, Law
red oyu Noun, Law
ret oyu Noun, Law
tamamıyla karşı olduğunu ifade etmek Verb
...'e muhalefet şerhi düşmek Verb, Law
bir sözleşmeye itirazda bulunmak Verb
birinin fikir inden ayrılmak Verb
birinin fikrinde olmamak Verb
birinin fikrinden ayrılmak Verb