diye

Turkish-English Translation

  1. take for
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

adet yerini bulsun diye
perfunctorily Adverb
âdet yerini bulsun diye
(col) as a mere formality
âdet yerini bulsun diye
for the sake of convenience
âdet yerini bulsun diye
for decency's sake
âdet yerini bulsun diye
for regularity's sake
âdet yerini bulsun diye
on grounds of expendiency
âdet yerini bulsun diye
proforma
amaçlarınıza katkıda bulunsun diye
in furtherance of your aims
değişiklik olsun diye
by way of a change
değişiklik olsun diye
for a change
eğlence olsun diye
for fun
etmesin diye
lest
gösteriş olsun diye
for show
hop diye
suddenly Adverb
kolaylık olsun diye
as a matter of convenience
laf olsun diye
just to make conversation
olmasın diye
lest
şıp diye
(slang) in an instant
sırf eğlence olsun diye
just for kicks
sırf görüneyim diye
for appearance's sake
sırf heyecan olsun diye
for kicks
vicdanı rahat etsin diye
the acquittal of one's conscience
vicdanı rahat etsin diye
for the acquittal of one's conscience
diye geçinmek
to pass for Verb
diye geçinmek
to pass off Verb
diye satmak
to pass off Verb
... diye birşey yok.
There is no such thing as ....
...'i ... diye yutturmak
to pass off ... as ... Verb
… diye çağrılmak
to be called … Verb
acaba diye düşünmek
to reason whether Verb
bana albay diye hitap etme
don't address me as colonel
bir gün gerekir diye bir tarafa beş on kuruş koymak
to have a sum put by to fall back upon Verb
bir malı satılsın diye süsleyip püslemek
to get up an article for sale Verb
bir şey yapılsın diye ısrar etmek
to be insistent that something shall be done Verb
bir şeyi âdet yerini bulsun diye yapmak
to do something for form's sake Verb
bir şeyi başkalarına örnek olsun diye yapmak
to do something as a caution to others Verb
bir şeyi kira getirsin diye kullanmak
to employ something as rent property Verb
bir şeyi kira getirsin diye kullanmak
to employ something as rental property Verb
bir şeyi ne hali varsa görsün diye bırakmak
to let a thing go hand Verb
bir şeyi şaka diye söylemek
to say something in play Verb
bir şeyi suç diye adlandırmak
to denominate something as crime Verb
bir şeyi suç diye adlandırmak
to denominate something . a crime Verb
bir şeyi uğur getirsin diye saklamak
to keep something for luck Verb
birini bir şey yapsın diye belirlemek
to application someone to do sth Verb
birini budala diye adlandırmak
to write someone down as a fool Verb
birini doktor diye yutturmak
to pass someone off as a doctor Verb
birini sanat öğrensin diye birinin yanına vermek
to put someone to a trade Verb
birini sözleşmesini bozsun diye ayartmak
to procure someone to break his contract Verb
birisi gelip alacak diye beklemek
to wait to be collected Verb
birşeyi pat diye söylemek
to come right out with something Verb
çat diye kapatmak
to snap Verb
çocuğun at diye bindiği değnek
hobby horse
çok satsın diye yapılan ucuz şey
catchpenny
değersiz diye atmak
to throw to the dogs Verb
değişiklik olsun diye bir konferansa gitmek
to turn out to a lecture Verb
dilini tutsun diye birine rüşvet vermek
to square someone to hold his tongue Verb
el yazısı tanınmasın diye kasten değiştirmek
to disguise one's handwriting Verb
fiyatlar yükselecek diye elinde hisse senedi tutmak
(US) to hold stock for a rise Verb
fiyatları yükselecek diye elinde hisse senedi tutmak
to hold stocks for a rise Verb
göreyim seni diye teşvik etmek
to put someone on his mettle Verb
gösteriş olsun diye kahve masası üzerine konulmuş kitap
coffee table book
güm diye ses çıkarmak
to thud Verb
hasta diye memleketine göndermek
to invalid Verb
hasta diye memleketine göndermek
(soldier) to invalid Verb
ibret olsun diye cezalandırmak
to make an example of one Verb
ilkin tahsil edilemeyecek diye silinen
bad debts collected
imdat diye çağırmak
to call for help Verb
işçilere daha çok ücret alsınlar diye verilen prim
accelerating premium
kargayı bülbül diye yutturmak
to hoist something upon sb Verb
kargayı bülbül diye yutturmak (satmak
to talk someone into buying sth Verb
kaymasın diye sıkı tutmaya yarayan alet
purchase
kefalet senedinde kefil diye adı geçecek şahıslar bulma
find bail
kendi mallarını başka markalı mal diye yutturmak
to pass off one's goods as those of another make Verb
kendi yazısını tanınmasın diye bozarak yazmak
to write in a feigned hand Verb
kendini avukat diye tanıtmak
to purport to be lawyer Verb
kendini filan kişi diye tanıtmak
to pass off for sb Verb
kullanılmaz diye hüküm vermek
to condemn Verb
kurusun diye çamaşır asmak
to put out line out to dry Verb
küt diye vurmak
to whack Verb
laf olsun diye söylenmiş birşey
casual remark Noun
nazar değmesin diye tahtaya vurmak
to touch wood Verb
para diye geçer
equal to cash
pat diye içeri dalıveren
intrusive
pat diye oturmak
to plump Verb
pat diye söylemek
to blurt Verb
saklansın diye kıymetli eşyalarını müdüre emanet etmek
to deposit valuables with the manager for safe keeping Verb
sırf kötülük olsun diye yapılan itiraz
sham plea
spor olsun diye hayvanları öldürme ya da yaralama
blood sport
takım tamamlansın diye ilave edilen değersiz kişi veya şey
makeweight
tartı tamam olsun diye eklenen ağırlık
makeweight
tatil diye daha yüksek fiyat istemek
to put it on during holiday season Verb
vız diye gitmek
to zap Verb
yakalayın ” diye bağrışmak
to raise a hue and cry after sb Verb
yalan söylesin diye tanığa rüşvet verme teşebbüsü
attempted subornation of perjury
zengin diye bilinmek
to be reputed wealthy Verb
zınk diye durmak
to stopping with a sudden Verb
zınk diye durmak
to with a jolt Verb
zınk diye durmak
to noisy jolt Verb
zıp diye çıkmak
to suddenly Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Biri sebebi, ... birbirine bağlar
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.