İngilizce - Türkçe Sözlük | İngilizce

doğrudan uygulanan kurallar

mandatory rules Noun, Private International Law

yarı doğrudan

semi-direct Adjective

doğrudan ...'den inmek

to be lineally descended from Verb

doğrudan adres

direct address Information Technology

doğrudan arbitraj

direct arbitrage

doğrudan ateşleme

direct fire

doğrudan aydınlatma

direct lighting

doğrudan bağlanmış

directly coupled

doğrudan bağlantı

direct communication

doğrudan bağlı makine

direct action engine

doğrudan başkana bağlı olmak

to report directly to the president Verb

doğrudan bellek erişimi

direct memory access (DMA) Information Technology

doğrudan birinin soyundan gelmek

to be direct descendant of sb Verb

doğrudan borçlandırma sistemi (DBS)

direct debit system (DDS) Noun, Banking

doğrudan caddeye açılmak

to open directly on to the street Verb

doğrudan çevir sistemi

grace Communication

doğrudan çevirme hattı

(telephone) direct exchange line

doğrudan çevirme hattı

direct exchange line Communication

doğrudan delil

direct evidence

doğrudan demokrasi

direct democracy Noun, Politics-Intl. Relations

doğrudan doğruya

at first hand

doğrudan doğruya

directly Adverb

doğrudan doğruya

bald

doğrudan doğruya

direct

doğrudan doğruya

immediately Adverb

doğrudan doğruya

point- blank

doğrudan doğruya

outright

doğrudan doğruya ...'e bağlı olarak çalışan kişi

direct report of ... Noun, Management

doğrudan doğruya aydınlatma

direct lighting

doğrudan doğruya aynı soydan gelen

lineal descent

doğrudan doğruya bağlanmış

direct coupled

doğrudan doğruya bir emsal

all forms

doğrudan doğruya birinin soyundan gelmek

to be a direct descendant of sb Verb

doğrudan doğruya delil

best evidence

doğrudan doğruya delil

direct evidence

doğrudan doğruya finansman

direct financing

doğrudan doğruya ika olunan hasar

proximate damage

doğrudan doğruya ithal

direct importation

doğrudan doğruya koşulmuş

direct geared

doğrudan doğruya maliyete intikal eden masraflar

direct cost

doğrudan doğruya maliyete intikal eden masraflar

direct costs Noun

doğrudan doğruya mevcut olma

immediacy

doğrudan doğruya öğrenilmiş bilgi

actual knowledge

doğrudan doğruya olmayan

indirect

doğrudan doğruya posta ile satış

direct mail selling

doğrudan doğruya posta ile yapılan promosyon

direct mail promotion

doğrudan doğruya posta ile yapılan reklam

direct mail advertising (shot)

doğrudan doğruya posta yöntemi

direct mail method

doğrudan doğruya seçilmiş meclis

directly elected assembly

doğrudan doğruya şikâyet olunan fiilden doğmayan

trespass on the case

doğrudan doğruya şikâyet olunan fiilden ileri gelmeyen

action on the case

doğrudan doğruya sorumlu

liable at once

doğrudan doğruya soydan gelen

lineal descend

doğrudan doğruya temas kurma

direct communication

doğrudan doğruya veya dolaylı olarak

directly or indirectly Adverb

doğrudan doğruya yapılan hasar tazminatı

prospective damages

doğrudan doğruya yöneltilmiş hareket

direct action

doğrudan doğruya yükümlülük

direct obligation

doğrudan doğruya zilyetlik

corporeal possession

doğrudan erişim

direct access Information Technology

doğrudan erişimli saklama aygıtı

direct access storage device Information Technology

doğrudan etki

direct effect

doğrudan finansman

direct financing

doğrudan fiyat kontrolü

direct control on prices Noun, Competition Law

doğrudan garanti

direct guarantee

doğrudan geçiş

direct transfer Noun, Education-Training

doğrudan gelir desteği

direct income support

doğrudan gelişim

direct development (Kaynak: Evrim Çalışkanları) Noun, Biology

doğrudan görüş

direct vision

doğrudan gösteren

ostensive

doğrudan halka satış

direct sale to the public

doğrudan hasar

positive injury

doğrudan ihracat

direct export

doğrudan ipotek kredisi

direct mortgage

doğrudan işlem

direct process

doğrudan işletme düzeni

direct drive

doğrudan ithal

direct importation

doğrudan izleme

direct scanning

doğrudan kaynağından elde edilen bilgi

information straight from the horse's mouth

doğrudan koşulmuş

directly geared

doğrudan kredi

direct loan

doğrudan müdüre bağlı olacak

she will report direct to the manager

doğrudan müşteriye satış

direct- to-customer selling

doğrudan müşteriye satış

direct to customer selling

doğrudan pazarlama

direct marketing Noun, Advertising

doğrudan politikacılara saldırı

hit at politicians

doğrudan posta ile satış

direct mail selling

doğrudan posta ile yapılan promosyon

direct mail promotion

doğrudan posta ile yapılan reklam

direct mail advertising

doğrudan posta vasıtasıyla yapılan pazarlama

direct mail marketing

doğrudan posta yöntemi

direct mail method

doğrudan reklam yapma türü

circular

doğrudan sadede

straight to the point

doğrudan sadede gelmek

to come straight to the point Verb

doğrudan sadede gelmek

to come a to the point Verb

doğrudan şahsa yapılan tebligat

personal notice

doğrudan satın alış

direct buying

doğrudan satış

outright sale

doğrudan satış

direct selling Noun, Advertising

doğrudan sipariş vermek

to place an order direct Verb

doğrudan sorgu

examination-in-chief Noun, Law

doğrudan sorumlu olmak

to be primarily responsible Verb

doğrudan tanık ifadesi

positive testimony Noun

doğrudan temas

direct contact

doğrudan üreticiden almak

to buy off the shelf Verb

doğrudan üretim

direct production

doğrudan uygulanabilirlik

direct applicability

doğrudan ve dolaylı maliyetler toplamı

fully-loaded cost Noun, Accounting

doğrudan ve yalnızca esas temsilci ile iş görmek istediğinde

delegatus non potest delegare

doğrudan veya dolaylı olarak

directly or indirectly Adverb

doğrudan yabancı yatırım

foreign direct investment Noun, Economics

doğrudan yapılan kambiyo işlemleri

direct exchange Noun

doğrudan yardım

direct assistance Noun

doğrudan yatırım

direct investment

doğrudan yuva

direct slot Information Technology

doğrudan zarar yaratan nedenin sözleşmede tanımlanması

proximate clause

...'in doğrudan sonuçları

direct consequences of ... Noun

araziye veya arsaya doğrudan bağlı olmayan sözleşme

covenant in gross

Avrupa Parlamentosu'nda doğrudan seçime ilişkin kanun

European elections bill

aynı soydan doğrudan inen füru

direct descendant

bankanın doğrudan sahibi olduğu tüm gayri menkul mallar

real estate owned

bankanın doğrudan sahip olduğu tüm gayrimenkul mallar

real-estate owned by a bank

belli bir işlemle doğrudan ilgili olmayan borç senedi

finance bill

bir fiilden dolayı doğrudan doğruya hasıl olan zararlar

direct damages Noun

bir fiilden dolayı doğrudan doğruya hâsıl olan zararlar

direct damages Noun

bir fiilin doğrudan doğruya sonucu olmayıp

consequential damages

bir hisse senedi endeksine doğrudan bağlı bir yatırım fonu

index fund

bir kimseden diğerine doğrudan kan verme

blood transfusion

bir malı doğrudan kullanacak ya da tüketecek kişilere yöneltilmiş reklam

consumer advertisement (advertising)

bir prospektüs göndererek doğrudan halka satmayı teklif eder

offer by prospectus

bir şeyi doğrudan doğruya veya dolaylı olarak kontrol etmek

to control something directly or indirectly Verb

bir şeyle doğrudan doğruya ilgilenmek

to have a direct interest in sth Verb

biriyle doğrudan temas halinde olmak

to be in direct contact with sb Verb

bu Tüzük Üye Devletlerde bütünüyle bağlayıcıdır ve doğrudan uygulanır

this Regulation shall be binding in its entirety and directly applicable in

bu tüzük üye devletlerde bütünüyle bağlayıcıdır ve doğrudan uygulanır.

this regulation shall be binding in its entirety and directly applicable in

dolaylı veya doğrudan doğruya ilgili

concerned or interested

dolaylı ya da doğrudan doğruya ilgili

concerned or interested

ekonomiye doğrudan müdahale

direct m f in the economy

ekonomiye doğrudan müdahale

direct intervention in the economy

fuar ya da doğrudan posta ile bir iletişim kanalı

medium

gideri doğrudan şubeye yüklemek

to charge cost directly to the department Verb

hemen ve doğrudan süre almayı sağlayan durum

dilatory pleas

iki aday arasında doğrudan mücadele

straight fight Politics-Intl. Relations

iki ülke arasında doğrudan doğruya yapılan kambiyo işlemleri

direct exchange Noun

imalat yerinden doğrudan pazarlama

direct-marketing manufacture

imalatçılıktla doğrudan ilişkisi olmayan hizmet sunucuları

service industries Noun

malları doğrudan birine göndermek

to dispatch goods direct to sb Verb

malları doğrudan fabrikadan almak

to obtain goods straight from the factory Verb

malları doğrudan fabrikadan getirmek

to obtain goods straight from the factory Verb

masrafları doğrudan şubeye yüklemek

to charge costs directly to the department Verb

müşterilere doğrudan mektup yazılması

below the line advertising

normal koşullarda müşterilerinin doğrudan karşılaştığı otel

front of the house

parayı doğrudan doğruya teslim etmek

to hand over the money direct Verb

reassüransın aksine doğrudan sigorta

direct insurance

rezervasyonunu doğrudan hava şirketine yaptırmak

to make one's reservation direct with the air Verb

sonuç ile doğrudan doğruya nedensellik ilişkisi olan neden

immediate cause

telefon gibi yollarla doğrudan temas kurarak yapılan satış

personal selling

üretime doğrudan bağlı olmayan giderler

running costs Noun

doğrudan

Turkish-English

Terms/Phrases

Turkish-English Translation

Turkish-English Phrases