feelings

  1. Noun hissiyat
  2. (a) duyarlık, hassasiyet, alınganlık, çabuk müteessir olma.
    have no feelings: hissiz/vurdumduymaz
    olmak.
    She has very strong feelings on this subject: Bu konuda çok hassasiyet gösteriyor.
    I have no feelings about it: Bana göre hava hoş. (b) izzeti nefis, onur, hatır.
    hurt one's feelings: birini gücendirmek, hatırını kırmak.
    You'll hurt his feelings if you forget his birthday. (c)
    hard feelings
    k.d. gücenme, darılma, incinme, rencide olma.
    No hard feelings: Gücenme/darılma yok!
    I hope you haven't any hard feelings about my marrying Linda.
duygularına kapılmak Verb
duygularını içine atmak Verb
duygularına hâkim olmak Verb
heyecanını tutmak Verb
duygularını gizlemek Verb
duygularını güzel sözlerle ifade etmek Verb
birine bütün duygularını ifade etmek Verb
duygularını dile getirmek Verb
ağzını açmak Verb
duygularını koyuvermek Verb
duygularını gizlememek Verb
duygularına hâkim olmak Verb
saçılmak Verb
(-in) duygularıyla oynamak Verb
birinin duygularını rencide etmek Verb
birine karşı yakınlık duymak Verb
kırgınlık, güceniklik, gücenme. Noun
birinin yüreğini parçalamak Verb
düşmanca duygular Noun
rencide etmek Verb
birinin duygularını incitmek Verb
yaralamak Verb
en içten duygular Noun
birinin sinirlerini bozmak Verb
birinin duygularıyla oynamak Verb
birinin duygularını incitmek Verb
karışık duygular Noun
birinin duygularına aldırış etmemek Verb
birinin duygularını incitmek Verb
birinin acıma vb duygularından yararlanmak Verb
birinin duygularıyla oynamak Verb
müşterinin gelecekteki davranışını etkileyen
satış sonrası duyguları Noun
sağladığı hizmetlere ve edinilen bilgiye dayalı izlenim
bankacılıkta
kesin kanı
birinin duygularını hiçe saymak Verb
karışık fikirli
yaralanmış duygular Noun
suçluluk duygusu
suçluluk duygusu Noun, Psychology
bir dinleyici kitlesinin hoşuna gitmek Verb
başkalarının duygularına aldırmamak Verb
başkalarının duygularını hiçe saymak Verb
gönlünü kırmak Verb
bir kalabalığın duygularını dile getirmek Verb