fishing

English-Turkish Translation

  1. Noun balık avı, balık tutma/avlama.
  2. Noun balıkçılık.
  3. Noun balık avlanan yer.
  4. Noun ağız arama, araştırma.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

Agriculture, forestry and fishing (NACE code: A)
Tarım, ormancılık ve balıkçılık (NACE kodu: A) Noun, Trades-Professions
Fishing (NACE code: A3.1)
Balıkçılık (NACE kodu: 03.1) Noun, Trades-Professions
Fishing and aquaculture (NACE code: A3)
Balıkçılık ve su ürünleri yetiştiriciliği (NACE kodu: 03) Noun, Trades-Professions
Freshwater fishing (NACE code: A3.1.2)
Tatlı su balıkçılığı (NACE kodu: 03.12) Noun, Trades-Professions
Marine fishing (NACE code: A3.1.1)
Deniz balıkçılığı (NACE kodu: 03.11) Noun, Trades-Professions
blast fishing
patlayıcıyla balık avı, dinamitle balık avı Noun, Fishing
bottom fishing
dip avcılığı (fiyatı yükselebilecek , ucuz ve iyi performans göstermeyen hisse senetleri aranması
deep sea fishing
açık deniz balıkçılığı
dynamite fishing
patlayıcıyla balık avı, dinamitle balık avı Noun, Fishing
fresh water fishing
tatlı su balıkçılığı
ghost fishing
hayalet avcılık Noun, Maritime Traffic
go out fishing
balıka çıkmak Verb
hoopnet for fishing
vinter Maritime Traffic
illegal fishing
yasak avlanma Noun, Maritime Traffic
landing net for fishing
ağ kepçe
maritime fishing
açık deniz balıkçılığı
maritime fishing
deniz balıkçılığı
oyster fishing
istiridye avı
privilege of fishing
balık avlanma ruhsatı
spin casting, spin fishing
spinning ile ayni anlama gelir. fırıldaklı zoka ile balık avlama.
fishing agreement
balıkçılık anlaşması
fishing area
balık avlama sahası Noun
fishing ban
av yasağı Noun, Maritime Traffic
fishing banks
balığı bol bölge.
fishing boat
balıkçı kayığı/gemisi.
fishing expedition
(a) ilk soruşturma, istintak, açılacak bir dava ile ilgili bilgileri toplamak için yapılan ilk tahkikat,
(b) dava dışı soruşturma, konu dışı sorular, bir dava esnasında sanığa/tanığa esas dava ile ilgisi olmayan sorular sorulması.
fishing fish comissioner
balık tutmak balık üreticilerinden sorumlu devlet görevlisi
fishing fleet
balıkçı filosu Noun
fishing gear
balık(çı) takımı
fishing ground
balığı bol bölge.
fishing grounds
balık avlama alanı
fishing grounds
balıkçılık sahası Noun
fishing hole
balık kuyusu: kışın balık avlamak için su yüzeyindeki buzda açılan delik.
fishing industry
balıkçılık sanayii
fishing is forbidden
balık avlamak yasaktır
fishing licence
balık avlama ruhsatı
fishing limits
balık avlama sınırları Noun
fishing line
olta ipi.
fishing net
balık ağı
fishing permit
balık avlama ruhsatı
fishing permit
(US) balık avlama izni
fishing permit
balık avlanma izni
fishing permit
balık ruhsatı
fishing pole
olta çubuğu.
fishing port
balıkçı limanı
fishing port
balıkçı barınağı Noun, Maritime Traffic
fishing restrictions
balık avlama tahditleri Noun
fishing rod
olta kamışı.
fishing story
(Br) avcı palavrası
fishing tackle
balık(çı) takımı
fishing vessel
balıkçı teknesi
fishing vessel
balıkçı gemisi
fishing village
balıkçı köyü Noun
fishing zone
balıkçılık mıntıkası Noun
fishing zone
balıkçılık bölgesi
be fishing for compliments
kendini methettirmek için bahane aramak Verb
be fishing for compliments
iltifat peşinde koşmak Verb
casting of a large fishing net
voli
large bag-shaped fishing net
gırgır
large fishing boat
alamana Maritime Traffic
Department of Resource Management and Fishing Structures
Kaynak Yönetimi ve Balıkçılık Yapıları Daire Başkanlığı Noun, Organizations
English-Turkish phrases from Zargan's own database