fleet

English-Turkish Translation

  1. Noun donanma.
    The Turkish fleet.
  2. Noun filo, bir deniz subayının komutasındaki en büyük deniz birliği.
  3. Noun savaş gemileri topluluğu, asker nakliye gemileri.
  4. Noun (birlikte hareket eden veya aynı komuta altında bulunan veya aynı firmaya ait olan) çok sayıda gemi/uçak/kamyon
    vb.
    a fleet of cabs/trucks: bir firmanın bütün taksileri/kamyonları.
  5. çevik, çabuk, seri.
    to be fleet of foot. a fleet-footed runner.
  6. uçucu, gelip geçici, çabuk geçen/zail olan.
  7. sığ.
  8. uçmak, hızla geçmek/gitmek, (zaman) geçmek.
  9. Maritime Traffic yer değiştirmek, gitmek, seyretmek, hareket etmek.
  10. kaymak, akmak.
  11. sönüp gitmek, azalıp bitmek, yok olmak.
  12. sürüklenmek.
  13. yüzmek.
  14. Noun koy, küçük körfez, denizin karaya girintisi.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

(Br .) Admiral of the Fleet
büyükamiral
admiral of the fleet
büyük amiral: ABD'deniz kuvvetlerinin en yüksek rütbeli subayı
aerial fleet
hava filosu Noun
air fleet
hava filosu Noun
aircraft fleet
hava filosu Noun
battle fleet
savaş filosu Noun
bulk fleet
dökme yük taşıyan gemiler
cargo fleet
şilep filosu Noun
commercial fleet
ticaret filosu Noun
demonstration of the fleet
filonun gösterisi
enemy fleet
düşman donanması
enemy fleet
düşman filosu Noun
factory fleet
fabrikanın taşıt araçları filosu Noun
fighting efficiency of a fleet
bir filonun muharebe gücü
fishing fleet
balıkçı filosu Noun
home fleet
memleket karasularındaki filo
home fleet
(Br) memleket karasularındaki donanma
home fleet
(Br) memleket karasularındaki filo
jet fleet
jet uçağı filosu Noun
mercantile fleet
ticaret filosu.
merchant fleet
deniz ticaret filosu Noun
mine- sweeping fleet
mayın tarama filosu Noun
mosquito fleet
küçük filo, küçük harp gemilerinden oluşmuş donanma.
ocean- going fleet
açık deniz filosu Noun
reinforce a fleet
bir donanmayı takviye etmek Verb
review of the fleet
donanma resmi geçidi
running of a fleet
taşıt aracı filosu Noun
tanker fleet
tanker filosu Noun
the Fleet
Fleet Prison
truck fleet
kamyon filosu Noun
truck fleet
kamyon kolu
trucking fleet
yük kamyonu filosu Noun
whaling fleet
balina avcı filosu Noun
fleet admiral
büyük amiral: ABD'deniz kuvvetlerinin en yüksek rütbeli subayı
fleet air arm
(Br) deniz hava sınıfı
fleet book evidence
geçerli olmayan deliller
fleet buyer
şirket arabaları satın alıcısı
fleet buying
şirket arabaları satın alma
fleet capacity
deniz ticaret kapasitesi
fleet car
firma arabası Noun
fleet discount
grup sigortası prim iskontosu Noun
fleet insurance
(otomobil) grup sigortası Noun
fleet insurance
motorlu araçlar toplu sigortası Noun
fleet leasing
taşıt araçlarını kiralama
fleet manager
araba parkı yöneticisi
fleet manoeuvre manoeuvers
donanma manevraları Noun
fleet manoeuvres
donanma manevraları Noun
fleet mortgage
bir girişimin bütün uçaklarına konan ipotek
fleet of airplanes
uçak filosu Noun
fleet of airplanes
hava alayı
fleet of ambulances
bir kişiye ait ambulanslar Noun
fleet of ambulances
ambulans parkı
fleet of motorcars
araba parkı
fleet of motorcars
bir kişinin sahip olduğu otomobiller Noun
fleet of taxis
bir kişiye ait taksiler Noun
fleet of trucks
kamyon parkı
fleet operation
otobüsçülük
fleet operation
kamyonculuk
fleet owner
kamyon kolu sahibi
fleet owner
araba parkı sahibi
fleet plan
(araba) grup sigorta sistemi
fleet policy
(sigorta) grup sigorta poliçesi
fleet policy
taşıt araçları toplu sigortası Noun
Fleet Prison
(Londrada eski) borçlular hapishanesi. Noun
fleet sale
(araba) grup araba satışı
Fleet Street
Londra basın mahallesi (Londranın Bâbıâli'si). Noun
Fleet Street
İngiliz basını/gazetecileri. Noun
English-Turkish phrases from Zargan's own database