flit

  1. uç(uş)mak.
    The birds flitted from branch to branch.
  2. seğirtmek, koşuşmak, ortalarda dolaşmak.
  3. (zaman vb.) hızla geçmek, geçip gitmek, gelip geçmek.
    Time flits. Many idle thoughts flitted through
    his mind as he lay in the sun.
  4. ölmek, ahirete göçmek.
  5. aktarmak, başka yere nakletmek, yerini değiştirmek.
  6. uçma, uçuş, hızlı hareket, seğirtme, koşuşma.
  7. ibne, homoseksüel erkek.
kirayı ödememek için gece yarısı eşyaları ile birlikte kaçma
  1. spray insecticide
  2. spray gun used to spread insecticides

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. bk. filit