fluff

  1. yumuşak tüy, hav, kuş tüyü, yumuşak kürk, ayva tüyü, yüzdeki ince tüyler.
    Woollen blankets often have fluff on them.
  2. yumuşak/hafif küme/yığın, yumak.
    a fluff of summer clouds. The little kitten looked like a ball of fluff.
  3. hafif/basit/önemsiz şey.
  4. (sahnede) dil sürçmesi, gaf, yanlışlık.
  5. kabar(t)mak, yumuşa(t)mak, tüy gibi/pamuk gibi yapmak/olmak.
    I fluffed the pillows when I made the
    bed.
    The bird fluffed out its feathers: Kuş, tüylerini kabarttı.
    She fluffed up her hair.
  6. (dil) sürçmek, tökezlemek, başaramamak, (tiyatroda) söyleyeceği sözü unutmak veya yanlış okumak.
konuşurken takılmak Verb
güzel kadın/kız.