şaşır(t)mak, telâşlan(dır)mak, telâşa düş(ür)mek/sokmak/kapılmak, sinirlen(dir)mek, bocala(t)mak. The
shouts of the crowd flustered the speaker and he forgot what he was going to say. Don't fluster me! Beni şaşırtma/sinirlendirme. to get flustered: şaşırmak, sinirlenmek, telâşlanmak.
sarhoş etmek, içki içirerek aklını başından almak.
şaşkınlık, şaşırma, telâş(lanma), sinirlen(dir)me, bocala(t)ma, heyecan(lanma). to be (all) in a fluster:
telâşlanmak, şaşırmak, heyecanlanmak, iki ayağı bir pabuca girmek.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition