1. şaşır(t)mak, telâşlan(dır)mak, telâşa düş(ür)mek/sokmak/kapılmak, sinirlen(dir)mek, bocala(t)mak.
    The
    shouts of the crowd flustered the speaker and he forgot what he was going to say.
    Don't fluster me! Beni şaşırtma/sinirlendirme.
    to get flustered: şaşırmak, sinirlenmek, telâşlanmak.
  2. sarhoş etmek, içki içirerek aklını başından almak.
  3. şaşkınlık, şaşırma, telâş(lanma), sinirlen(dir)me, bocala(t)ma, heyecan(lanma).
    to be (all) in a fluster:
    telâşlanmak, şaşırmak, heyecanlanmak, iki ayağı bir pabuca girmek.
çırpınmak Fiil