geniş

Turkish-English Translation

  1. Information Technology Wide
  2. detailed
  3. vast
  4. extensive
  5. depressed
  6. immense
  7. extended
  8. vivid
  9. Adjective spacious
  10. easy
  11. broad
  12. inclusive
  13. expansive
  14. fair
  15. carefree
  16. fulsome
  17. luxuriant
  18. commodious
  19. (adj) broad
  20. rangy
  21. profound
  22. ample
  23. volumed
  24. fat
  25. large
  26. grandioso
  27. magnitudinous
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

geniş çaplı
extensive Adjective
geniş çaplı
wide-ranging Adjective
geniş kasalı araç
wide vehicle Noun, Transport
geniş katılımlı
widely-participated Adverb
geniş spektrumlu antibiyotikler
broad-spectrum antibiotics Noun, Pharmacology
bilgisi geniş
learned
cephesi dik ve geniş
bluff
fazla geniş
oversize
havsalası geniş
accomodating
havsalası geniş
tolerant
içi geniş
tolerant
mal sevkıyatında geniş
containerization
mezhebi geniş
excessively tolerant
mezhebi geniş
free and easy (in his or her sexual moves
geniş açı
wide angle
geniş açı
obtuse angle Noun, Geometry
geniş açıklamalı
heavily annotated
geniş açıklıklı
long-span Adjective, Construction
geniş açılı mercek
wide-angle lens
geniş açılı objektif
wide- angle lens
geniş açılı objektif
wide-angle lens
geniş ağızlı çöp kutusu
bin
geniş ağızlı uzun bardak
beaker
geniş aile
large family
geniş aile
extended family
geniş alan
larger area
geniş alan ekonomisi
large- area economy
geniş anlamda
intepolation
geniş anlamda
asset management
geniş anlamda
wog
geniş anlamda
madison avenue
geniş anlamda
natural justice
geniş anlamda
the process
geniş anlaşma alanı
large area of agreement
geniş aralık
broad range
geniş aralıklı
expanded
geniş aralıklı yazılı harfler
expanded letters Noun
geniş arazi
extensive grounds
geniş araziler satın almak
to buy land on a large scale Verb
geniş araziler satın almak
to buy land on large scale Verb
geniş arazisi olmak
to have extensive grounds Verb
geniş ayrıntılı
exhaustive
geniş bant
broadband, wideband Information Technology
geniş bant
broadband
geniş bellek
long memory
geniş bilgi
extensive knowledge
geniş bilgi
universal knowledge
geniş bilgi sahibi
erudite
geniş bir alana yayılmak
to be spread out Verb
geniş bir alana yayılmak
to range over a wide field Verb
geniş bir alanı kaplamak
to be spread out Verb
geniş bir kesim tarafından
commonly Adverb
geniş bir şekilde
comprehensively Adverb
geniş bir ülkeyi dolaşmak
to travel over a large territory Verb
geniş bir ülkeyi gezmek
to travel over a large territory Verb
geniş boru
channel
geniş cadde
boulevard Noun
geniş cadde
wide road
geniş çaplı boru
large-diameter tube
geniş çaplı üretim
large-scale production
geniş çapta
widely Adverb
geniş çapta
wide range
geniş çapta bankacılık
large-scale banking
geniş çapta dağıtılmış
widely distributed
geniş çapta tahkikat
extensive investigation
geniş çevreyolu
freeway
geniş dağıtım
wide distribution
geniş dağıtım için
encyclical
geniş delik
wide opening
geniş deneyim
wide experience
geniş dünya
world at large
geniş ekran
wide screen Noun, Cinema
geniş ekranlı televizyon
wide-screen television
geniş ev
ample house
geniş fikirli
large- minded
geniş fikirli
broad minded
geniş fikirli
liberal
geniş fikirlilik
broad minded
geniş fikirlilik
broad mindness
geniş genelleştirme
wide generalization
geniş görüş alanı
wide field of vision
geniş görüşler
broad views Noun
geniş görüşler
large views Noun
geniş hacimli
large volume
geniş hacimli piyasa
broad market
geniş hareket serbestisi
wide margin
geniş hareket serbestliği
wide margin
geniş hat meydana getiren
broad gauge
geniş ilgi alanı
wide interests
geniş inceleme alanı
wide field of studies
geniş inşaat alanı
large building site
geniş kapsamlı
wide-ranging
geniş kapsamlı
wide- ranging
geniş kapsamlı
blanket
geniş kapsamlı
catholic
geniş kapsamlı
of general import
geniş kapsamlı
well rounded
geniş kapsamlı
roundabout
geniş kapsamlı
far-reaching Adjective
geniş kapsamlı
of far-reaching effect
geniş kapsamlı bir şekilde
broadly Adverb
geniş kapsamlı harekât
large scale operations
geniş kapsamlı ihracat
large-scale ecgd
geniş kapsamlı ihracat
large-scale export
geniş kapsamlı işyeri sigortası
business comprehensive insurance Noun
geniş kapsamlı mali sorumluluk
insurance umbrella
geniş kapsamlı otomobil sigortası
comprehensive motorcar insurance Noun
geniş kapsamlı otomobil sigortası
(Br) comprehensive motorcar insurance Noun
geniş kapsamlı perakendecilik
large scale retailing
geniş kapsamlı reformlar
sweeping reforms Noun
geniş kapsamlı soruşturmalar
extensive inquiries Noun
geniş kapsamlı sözleşme
large contract
geniş kapsamlı taahhüt
undertaking of wide scope
geniş kapsamlı tamirat
extensive repairs
geniş kapsamlı teklifler
far reaching proposals Noun
geniş katılımlı
well-attended Adjective
geniş kenarlı hafif şapka
pith helmet
geniş kültür
wide culture
geniş limit
large limitation
geniş marj
wide margin
geniş muhayyile
active imagination
geniş muhayyile
luxuriant imagination
geniş müşterisi olma
wide connection
geniş ölçüde
extensively Adverb
geniş ölçüde
broadly Adverb
geniş piyasa
broad market
geniş piyasa
wide market
geniş plaka
large panel
geniş serbest hareket alanı
ample scope
geniş tabanlı
broad based
geniş tahkikat
extensive inquiry
geniş takdir hakkı
large discretion
geniş takdir yetkisi
large discretion
geniş tanıdık çevresi
widespread connection
geniş tanıdık çevresi
a wide acquaintanceship
geniş tanım
wide definition
geniş tarım
extensive cultivation
geniş tecrübe
wide experience
geniş teminatlı poliçe
comprehensive policy
geniş teminatlı sigorta
comprehensive insurance
geniş tutmak
to do something taking every contingency into account Verb
geniş üçgen
obtuse triangle Noun, Geometry
geniş ve ferah ev
ample house
geniş vizyon
broad vision Noun
geniş yer
stretch
geniş yetki
broad authority
geniş yetkiler
large powers Noun
geniş yol
highroad
geniş yol
avenue
geniş yorum
extensive construction
geniş yorum
broad interpretation
geniş yorum
liberal interpretation
geniş yorum
extensive interpretation
geniş yürek
wide conscience
geniş yürekli
even- tempered
geniş yürekli olma
accomodating conscience
geniş zaman
simple present tense
daha geniş anlam da
in a broader sense
daha geniş bir düzeyde
on a wider plane
daha geniş pazarlar açmak
to carve out wider mits Verb
demiryolu geniş hattı
broad gauge
en geniş anlamıyla
in its broadest sense Adverb
görüş sahası geniş pencere
picture window
hayali geniş yazar
imaginative writer
'i geniş yorumlamak
to put a wide interpretation on Verb
kimya laboratuvarında geniş damacana
beaker
medyada geniş yankı uyandırmak
to capture the headlines Verb
mezhebi geniş koca
accomodating husband
oldukça geniş bir ev
decent sized house
pek geniş bir alan
vast extent of ground
radyo geniş bandı
band spread
radyo geniş bantı
band spread
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Kendi ölçülerine veya alışılmış ölçülere göre ... fazla olan, vüs‘atli, vâsi
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.