(a) (cezadan/sorumluluktan) kurtulmak, sıyrılmak, yakayı kurtarmak. 
 get off a duty: bir işten 
 muaf olmak. 
 get something off one's hands: bir işi başından atmak, bir angaryadan kurtulmak. (b) (cezadan vb.) kurtarmak, beraet ettirmek. 
 A good lawyer might get you off. (c) seyahate/yola çıkmak, ayrılmak. 
 We have to get off early tomorrow. (d) taşıttan/binekten) inmek. 
 They got off the bus and walked away. Note: One would get out of a small boat. (e) (çalışmaya) son vermek, paydos etmek, (işi) bırakmak. 
 What time do you get off? I get off at 6 o'clock. (f) (şaka/lâtife/nutuk) söylemek, (fikir) beyan/ifade etmek. 
 to get off a joke. (g) 
 argo küstahlaşmak, küstahlık/yüzsüzlük yapmak, cür'et göstermek. 
 tell someone where to get off = tell someone where he can get off 
 Brit. birine haddini bildirmek/ağzının payını vermek. (h) uyutmak. 
 I'll come downstairs as soon as I've got the baby off (to sleep). (i) 
 get (someone/sth) off: çıkarmak, kurtarmak. 
 get off a stranded ship: karaya oturmuş gemiden çıkmak/gemiyi yüzdürmek.
                        
                        
                     
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        içini dökmek, derdini/sırrını açmak/açılmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir mektubu göndermek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        mektup bu bu göndermek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        mektubu zamanında postalamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yelkenleri suya indirmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        saçmalama! (yalan söylemeyi/palavrayı/gösterişi) bırak! 
 come off it, tell the truth! Jo said he had  a car of his own. “Oh, come off it!” said Bill. “You can't even drive!”
                        
                        
                     
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        uygun (veya uygunsuz) şekilde başlamak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        başından uzaklaşmak, kusur bulmaktan/taciz etmekten vazgeçmek. 
 Get off my back! Bırak yakamı! 
 (Beni daha fazla rahatsız etme).
                        
                        
                     
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        mallarını elden çıkarmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ceza yemeden kurtulmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        başarılı bir çıkış yapmak, ilk adımda başarmak, 
 hv. kalkmak, uçmak, 
 mec. başlamak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        telefon konuşmasını bitirmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        gelecek istasyonda inmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (mukabil cinsten biri ile) işi pişirmek, sıkıfıkı olmak, tavlamak. 
 She got off with him 5 minutes  after the party started: Beş dakika içinde onunla işi pişirdi.
                        
                        
                     
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        para cezasıyla kurtulmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        biriyle cinsel ilişkiye girmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        stokunu elden çıkarmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birinin sırtından zengin olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birşey sayesinde zengin olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birini ceza almaktan kurtarmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birisini kızdırmak /sinirlendirmek/çileden çıkarmak.
                        
                        
                    
                 
                
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        içini dökmek, dert yanmak, derdini dökmek/açmak, açılmak, içindekileri açığa vurmak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (a) bir şeyi başından atmak/savmak, (b) bir şeyden kurtulmak, (işi) tamamlamak.
                        
                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birini zor bir durumdan kurtarmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birine birşeyi ulaştırmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birine birşeyi yollamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birine birşeyi göndermek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        konunun tamamen dışına çıkmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kolay satılmayan mallar
                        
Noun                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ucuz kurtulmak, kolay kurtulmak, fazla zarara uğramamak.