give on

  1. Verb borsada simsarların borç aktarmasından doğan faizi ödemek
  2. Verb faiz karşılığında bir simsara borç hisse vermek
  3. Verb repor muamelelerinde tediyede bulunmak
bir işle ilgilenmek Verb
emanet olarak bırakmak Verb
başka tarihe attırmak Verb
şiddetle azarlamak Verb
bakmak, nazır/yönelik olmak, açılmak.
The window gives on the sea. The door gives onto the garden.
bir pazarlığı tokalaşarak sonuçlandırmak Verb
... hakkında görüş bildirmek Verb
tanıklık etmeye çağrılmak Verb
birisine bir hususta bilgi vermek.
bir yatırımdan iyi kazanç sağlamak Verb
emaneten vermek Verb
bir senedi kırdırmak Verb
senedi kırdırmak Verb
bir davada karar vermek Verb
davada karar vermek Verb
dava hakkında hüküm vermek Verb
bir şey üzerinde konuşma yapmak Verb
tutunacak bir dal bırakmamak, kıskıvrak bağlamak, çaresiz bırakmak.
davanın ayrıntılarını vermek Verb
birine tokat atmak.
birini yağlamak Verb
el sıkarak anlaşmak, mutabık kalmak.
mahkemede biri lehine tanıklık etmek Verb
bir kimsenin arzularına/isteğine ram olmak/boyun eğmek, istenileni seve seve vermek.