go by

  1. (a) geçmek, yanından geçmek, geçip gitmek, (fırsat vb.) kaçmak.
    Don't let this chance go by: Bu
    fırsatı kaçırma.
    go by the board: metruk kalmak, (fırsat) kaçırılmak. (b) -e göre davranmak, -i rehber edinmek, -in izinden gitmek, riayet etmek, uygulamak.
    a good rule to go by: uygulamaya değer bir kural, faydalı bir kural/kaide.
    to go by a decision: karar gereğince hareket etmek.
    You can't go by what he says: Sen onun dediğine bakma.
    He promised to go by the rules. (c) … adı ile tanınmak.
    She goes by the nickname of “Slim”. What name does he go by? (d) -e göre hüküm vermek.
    Going by her clothes, she must be very rich: Giyimine bakılırsa çok zengin olmalı.
kayabalığı
(Gobiidae): karın yüzgeçleri emici bir huni şeklinde birleşmiş tatlı su veya tropik
deniz balığı.
black goby: kömürcin kayası
(Gobius niger).
fresh water goby: tatlı su kayası
(Gobius fluviatilis).
red goby: tekir kayası
(Gobius cruentatus).
rock goby: hortum kayası
(Gobius paganellus).
yellow goby: sarı kaya balığı
(G. auratus).
Noun
kaya balığı Noun, Zoology
uçakla gitmek Verb
vapurla gitmek Verb
otomobille gitmek Verb
arabayla gitmek Verb
yürüyerek gitmek Verb
kanuni mirasçıya intikal etmek Verb
trenle gitmek Verb
vapurla gitmek Verb
(a) güverteden denize düşmek, (b) büsbütün elden çıkmak, yok olmak, kaybolmak, unutulmak, ihmal edilmek,
bir tarafa/kenara atılmak.
All his devoted labor went by the board: Bütün fedakârane çalışmaları unutuldu.
let go by the board: elden çıkarmak, göz önünde tutmamak.
talimata göre hareket etmek Verb
kanuna harfiyen uymak Verb
en kısa yoldan gitmek Verb
daha önemli bir şeyden dolayı rafa kaldırılmak Verb
trenle gitmek Verb
tramvayla gitmek Verb
(daha önemli/ acele bir şeyden dolayı) kenara at(ıl)mak, geçici olarak terketmek/edilmek.
yeşil ışık yakmak Verb
görmemezlikten gelme, kaçınma, çekimserlik, yüz vermeme, umursamama, aldırış etmeme, saygısızlık, istiskal,
hiçe sayma.
to give one the go-by: birisini tanımazlıktan gelmek, yüz vermemek, istiskal etmek, önem vermemek, atlatmak, baştan savmak, hiçe saymak.
After the quarrel she gave me the go-by whenever we met.
to give something the go-by: (bir şeyden) kaçınmak/çekinmek.
Noun