hand on

  1. (nesilden nesile) geçirmek, elden ele vermek/devretmek.
    The silver service was handed on to the eldest daughter.
bir şeyi ele almak Verb
bir pazarlığı tokalaşarak sonuçlandırmak Verb
el sıkarak anlaşmak, mutabık kalmak.
sıkı kontrolü altında bulundurmak Verb
tutmak Verb
yakalamak Verb
el koymak Verb
eli vicdanında
haber aktarmak Verb
birinin bir şeyi yapması için üzerine baskı yapmak Verb
bir şeyi kendi başına halletmek Verb
ödeme yapmak amacıyla elde hazır tutulan para
kasa durumu
daima el altında olmak Verb
kasadaki ve bankadaki nakit
elde mevcut para
kasa bakiyesi
nakit para
elde mevcut para
satılmayan mallar Noun
el de kalan mallar Noun
elimizde kalan mallar Noun
dükkânda mevcut mallar Noun
elde mevcut mallar Noun
herşeyi hazırlayıp önüne koymak, hazıra/beleşe kondurmak, lâyık olmadığı/hak etmediği bir şeyi vermek.
bir kimsenin arzularına/isteğine ram olmak/boyun eğmek, istenileni seve seve vermek.
el inde boş bir ev olmak Verb
elinde çok işi olmak Verb
el de beş on kuruşu kalmak Verb
elde beş on kuruşu kalmak Verb
tasarrufa hazır para
kasada mevcut para
her tarafta(n), her yerde(n).
(a) elde/depoda (mevcut), emre âmade, hazır.
cash on hand: hazır/peşin para.
The supermarket
has lots of oranges on hand.
I have a lot of work on hand: Elimde çok işim var. (b) kaçınılmaz, önüne geçilemez, (vukuu) muhakkak, (c)
ABD mevcut, hazır.
I will be on hand tomorrow.
bir bakıma, bir cihetten.
On the one hand I feel that to buy this house would be a good investment.
diğer taraftan, bundan başka, ayrıca, mamafih, fakat, lâkin.
I want the car very much, on the other
hand I can't afford to buy it.
eldeki siparişler Noun
(satılmadan) elde kalmak Verb
elde mevcut (portföydeki) senetler Noun
elde mevcut mal
mevcut malzeme
elde mevcut mal
çok işe girişmek Verb
Sayıları bir elin parmaklarını geçmez.
elde mevcut stok yekûnu
eldeki toplam stok
(bir kimsenin) bir dediğini iki etmemek, etrafında dört dönmek, en ufak arzusunu yerine getirmek.
birinin etrafında dört dönmek, canla başla hizmet etmek.
Linda is spoiled because her mother waits on her hand and foot.
eldeki iş
el deki iş