Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
huddle
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
üşüşmek, bir araya toplanmak/yığılmak/sıkışmak.
Sheep huddling together for warmth.
huddle up
: büzülmek, tortop olmak.
acele ile ve dikkatsizce/üstünkörü yapmak, baştan savmak.
(eşyayı) acele ile karmakarışık yığmak/tıkmak, acele ile/dikkatsizce giyinmek.
birbirine sokulup sarılmak/çömelmek.
Tom was cold, so he huddled up against his brother in bed.
kümelemek, (karmakarışık) yığmak.
huddle things together/up/into something
toplanarak müzakere etmek/görüşmek/tartışmak.
diz çökmek, çömelmek, büzülüp oturmak.
küme, yığın, sürü, düzensiz topluluk.
karışıklık.
müzakere, görüşme.
be in huddle = go into a huddle
k.d.
toplanıp müzakere etmek, başbaşa verip konuşmak/görüşmek.
oyuncuların başbaşa verip konuşması.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
English Turkish Phrases
call a huddle
toplanmayı kararlaştırmak
Verb
call a huddle
toplanma çağrısı yapmak
Verb
call a huddle
insanları bir araya getirmek
Verb
go into a huddle
gizli toplantı yapmak
Verb
huddle over
şişirmek
Verb
huddle over
baştan savma yapmak
Verb
huddle through a piece of work
bir işi baştan savma yapmak
Verb
huddle up an agreement
acele bir sözleşme imzalayıvermek
Verb
go into a huddle with sb
biriyle fısıldaşmak
Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.