ilginc

Turkish-English Phrases

(haber) okuyucu için ilginç olan
newsworth
az bulunduğu için ilginç
curious Adjective
bazı ilginç özellikler göstermek
to present some interesting features Verb
bir konferansı ilginç bulmak
to think a lecture interesting Verb
bir konuyu ilginç yapmak
to invest a subject with interest Verb
bir sürü ilginç kişiyle tanışmak
to meet no end of interesting people Verb
çok ilginç
riveting
her şeyi ilginç bulan
broad gauge
hikâyeyi ilginç bir duruma sokan karışık olaylar
intrigue
ilginç
challenging
ilginç
noteworthy Adjective
ilginç
piquant
ilginç
interesting
ilginç
sapid
ilginç
savoous
ilginç
appealing
ilginç
colorful
ilginç
deep
ilginç bilgiler
sidelights Noun
ilginç bir haberin başka gazetelerden önce yayımlanması
beat
ilginç bir konudan söz etmek
to treat of an interesting topic Verb
ilginç bir şekilde
interestingly Adverb
ilginç bir şey yapmak
to set the thames on fire Verb
ilginç hale gelmek
to warm up Verb
ilginç kişi
curiosity Noun
ilginç konuşma konusu
interesting subject of conversation
ilginç makale
interesting item
ilginç noktalar
highlights Noun
ilginç olaylar
striking facts Noun
ilginç olaylar dizisi
drama
ilginç olmak
to take an interesting turn Verb
ilginç olmayan
uninspired
ilginç olmayan
boring
ilginç olmayan
soul destroying
ilginç şey
curiosity Noun
ilginç vaka
interesting case
ilginç vs olmak
to grow on Verb
ilginç ya da eğitici bilgi
nugget
ilginç yanı olmayan
featureless
ilginç yer
interesting place
ilginç, ama inandırıcı olmayan bir hikâye
fairytale Noun
ilginç, ama inandırıcı olmayan bir hikâye
fairy tale Noun
Ne ilginç ki,
Remarkably, Adverb
pek ilginç yanı olmamak
to lack a certain kick Verb
son derece ilginç
of capital interest
son derece ilginç
to considerable interest
tekdüze ve ilginç olmayan işler yükletilen kişi
joe
yeni ve ilginç
refreshing
Turkish-English phrases from Zargan's own database

ilginç
İlgi uyandıran, ... enteresan, alâkabahş