Noun oluş derecesi, vuku/tekerrür oranı, (arzu edilmeyen bir olayın) oluş sıklığı. There's a high incidence
of disease there: Orada sık sık hastalık zuhur eder. Disease has a high rate of incidence. A high incidence of illiteracy: okuma yazma bilmeyenlerin bağıl çokluğu.
Noun vuku (bulma), oluş, zuhur.
Noun etki alanı, kapsam, şümul.
Noun, Physics (ışık, elektron demeti) geliş, düşme, vürut: ışığın/elektron demetinin bir yüzey üzerine düşmesi/çarpması,
(b) angle of incidence dd: geliş açısı.
Noun, Geometry iki şeklin kısmen çakışması.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition