inhibition

  1. Noun önleme, durdurma, engel/mani olma, (hislerini vb.) tutma, ketleme, alıkoyma, yasaklama, köstekleme, menetme.
  2. Noun önlenme, engellenme, durdurulma, menedilme, kösteklenme.
  3. Noun, Psychology (a) ketleme, nehiy: uyaran olmasına karşın, başlayan bir süreci durdurma ya da başlamasını önleme, (b)
    (organın/enzimin vb.) etkisini durdurma, kısıtlama, sınırlandırma, (c) çekingenlik, çekinme, ürkeklik.
    She gets rid of her inhibitions when she's drunk 2 or 3 glasses of wine.
  4. Noun, Chemistry yavaşlatım: bir kimyasal/fiziksel olayın yürümesini engelleme ya da durdurma.
müflisin varlığının satış yasağı
ayırıcı ketleme.
hükümetin koyduğu yasak
tepke ketlenmesi: bir tepke ya da tepkinin tümünün ya da bir parçasının başka bir tepke ya da tepkinin
devime geçmesi yüzünden engellenmesi.
(İskoçya) karının aile birliğini temsil yetkisinin sınırlandırılması
tepkisel ketleme.