judicial

  1. Adjective, Law adli
  2. Adjective tüzel, adlî, hukukî.
    judicial proceedings: tüzel kovuşturma, adlî takibat.
    judicial assembly:
    yargıçlar kurulu, adlî encümen.
    bring/take judicial proceedings: tüzel kovuşturma yapmak, mahkemeye vermek.
  3. Adjective mahkemelere/yargıçlara ait.
    judicial functions.
    the judicial bench: yargıçlar, mahkeme.

    judicial notice: mahkemece bilinen/ispatına gerek olmayan husus.
  4. Adjective yargıca/hâkime özgü/yaraşır.
  5. Adjective yargılama+, muhakeme+.
    judicial process: yargılama yöntemi.
  6. Adjective kazaî, hükmî, şer'î.
    judicial discretion: takdir hakkı.
    judicial murder: adlî hata(ya dayanan idam).
  7. Adjective tarafsız, bitaraf, âdil, hak gözetir.
    judicial decisions. judicial mind/faculty. Before making a decision,
    a judicial mind considers fairly both sides of a dispute.
  8. Adjective hükmî, mahkeme hükmüne/kararına dayanan.
    a judicial separation: (karı-kocayı) ayırma kararı/hükmü.
  9. Adjective tahkik ve temyizi gereken, mahkemece halli gereken.
  10. Adjective Allahın emri/takdiri ile olan (ceza vb.).
yargı kararı Noun, Law
adli belgeler Noun, Law
yargı teşkilatı Noun, Law
Adalet ve yargı organlarının faaliyetleri (NACE kodu: 84.23) Noun, Trades-Professions
ika olunan ya da vaki olan bir şey hakkında hangi kanunun uygulanacağını gösteren kanun
kazai tasarruf
bir şey hakkında hangi kanun uygulanacağını gösteren kanun
hakem kararı
mahkeme usulü
prosedür
mahkemede ikrar
mahkeme de ikrar
kaza dairesi
adli yardım
adli yardımlaşma Noun, International Law
adli dernek Noun, Law
adalet makamları Noun
adli makamlar Noun, Law
yargı erki
hukuki merciler
adli makam
kaza kuvveti
yargı gücü
hâkim kürsüsü
yargı organları Noun
hâkimin rüşvet alması
hâkimlik mesleği
(US) kaza bölgesi
hususi hukuk muhakemeleri Noun
muhakeme usul kanunu
mahkemenin belli bir husus veya olayı kanıtlamaya gerek göstermeyen
bilinen bir olay olarak benimsemesi
yabancı bir ülkenin mahkeme kararını tanıma
adli mücadele
çeşitli eyalet veya memleket mahkemelerinin yekdiğerinin aldığı kararları tamamıyla bir nezaket gereği tanımaları ilkesi
hukuk kurulu
adli zihniyet
mahkeme önünde itiraf
mahkeme huzurunda itiraf
yargıcın yorumu
hukuki yorum
hâkimin tefsiri
hâkimin denetlenmesi
adli kontrol Noun, Law
mahkeme emriyle bir sözleşme yapmak Verb
adli işbirliği
hâkimin rüşvet alması
adalet makamının rüşvet yemesi
hakimler kurulu
mahkeme
kanuni kayyum Noun, Law
adli âdet
mahkemenin oturum yaptığı gün
kazai karar
mahkeme karar bildirimi
mahkemenin açıklaması
yemin yerine kaim olmak üzere verilen kati ve sarih ifade
kazai karar
adliye idaresi (devletin üç kuvvetinden biri olan kaza kuvvetini kullanan bölümü
kanunen saklanan emanetler
hâkimin görüşünün bildirilmesi
takdir yetkisi
takdir hakkı
kanun gereği otopsi
kaza dairesi
kaza bölgesi
(US) yargı bölgesi
mahkemenin verdiği boşanma kararı
mahkemenin evlilik sözleşmesinin bozulup bozulmadığını araştırması sonucu verdiği boşanma kararı
mahkeme evrakı
kanuni görev
usul ekonomisi Noun, Law
hukuki hüccet
adli hata Noun, Law
mahkeme ce tayin olunan vasi
mahkeme ce tayin olunan kayyum
mahkemece tayin olunan vasi
ayırt etme melekesi
temyiz kabiliyeti
adli para cezası Noun, Criminal Law
kaza fonksiyonu
adli görevler
kazai yetki ve kuvvete dayanılarak yapılan etkinlikler
adli görevler Noun
hâkim cübbesi Noun
avukat cübbesi Noun
mürafaa
adli tatil
yargıç bağışıklığı Noun, Law
yargının tarafsızlığı Noun, Law
hakim tarafsızlığı Noun, Law
hukuki bağımsızlık
yargı bağımsızlığı Noun, Law
yargının bağımsızlığı Noun, Law
adli tahkikat
adli soruşturma
adli teftiş
hâkimin yerinde keşfi
yönetime kanuni müdahale
adli tahkikat
kanuni tahkikat
adli soruşturma Noun, Law
mahkemenin belli bir husus veya olayı gerek göstermeyen bilinen bir olay olarak kabul etmesi
mahkemenin belli bir hususu resen nazara alması
adli mevzuat
yeni hukuk kaidesi ihdas eden ve bu suretle teşri kuvvetin yetki alanını ihlal eden mahkeme içtihatları Noun
ayırt etme melekesi
(Louisiana) cebri ipotek
adli ipotek
yasal fakat haksız/insafsız idam.
mahkemenin muayyen bir hususu resen nazara alması
mahkemenin belirli bir hususu re'sen nazara alması
adli tebligat
adli tasdik
mahkeme huzurunda usulü dairesinde yapılan yemin
hukuk dairesi
hâkimlik makamı
adli memur
adli subay
adliye memuru
hukuki görüş
mahkeme emri
adli ceza Noun, Law
adli kolluk Noun, Law
hâkimlik
yargı yetkisi
kaza kuvveti
adli yetki
mahkemeye verilen kuvvet ve yetkiler
yargı erki
mahkeme ve sair kaza mercilerine verilen kuvvet ve yetkiler
yargılama yetkisi
hâkim dokunulmazlığı
adli muamele
adli takibat
yargı muameleleri Noun
mahkemeye celp
(ceza hukuku) dava tebligatı
usul hukuku
adli himaye
mahkemenin kararına kalmış sorun
adli tatil Noun, Law
adli kayıt ve siciller Noun
dava dosyaları Noun
mahkeme ve sair kaza mercilerinde tutulan zabıtlar Noun
adli sicil
(US) dava dosyaları Noun
yargı reformu Noun, Politics-Intl. Relations
adli reform
adli çare
adli müracaat yolları Noun
dava açma çaresi
yargı yolu Noun, Law
mahkemece tespit edilen kira
mahkeme ce tespit edilen kira
kanunen saptanan kira
(a) davanın temyizi, (b) yüksek mahkemenin anayasaya aykırı gördüğü yasayı bozma yetkisi.
yargı denetimi Noun, Law
hâkim cübbesi Noun
avukat cübbesi Noun
(İskoçya , US) açık artırma ile satış
mahkeme kararı ile satış
icrai satış
adli satış
bir mahkemenin mührü
mahkemenin mührü
adli arama Noun, Law
mahkeme kararı ile ayrılma
evli çiftin ayrılığı
tasfiye anlaşması
adli istatistik
adli istatistikler Noun, Law
olay yerinde araştırma
adli sistem
(US) kaza dairesi
mahkeme ce tayin olunan kayyum
mahkemece tayin olunan kayyum
kanuni kıymet takdiri
kanuni kıyment takdiri
adli dinleme Noun, Criminal Law
adli amaçlı dinleme Noun, Criminal Law
mahkeme emri.