kıt

English Turkish Phrases

away kit
deplasman forması Noun, Sports
coronavirus test kit
korona virüsü test kiti Noun, Virology
defusal kit
imha kiti Noun, Military
first aid kit
ilk yardım çantası Noun
first aid kit
ilkyardım kutusu
first aid kit
ilk yardım kutusu
first-aid kit
ilkyardım çantası Noun
home kit
iç saha forması Noun, Sports
information kit
tarifname
kit
takım, alet/araç/aygıt takımı, avadanlık.
kit
takım/alet/avadanlık çantası.
kit
monte edilecek parçalar.
The toy aircraft is made from a kit (=a set of separate pieces).
kit
eşya dizisi/takımı, insan topluluğu.
kit
yolcu eşyası, pılı pırtı.
pack up one's kit: pılıyı pırtıyı toplamak.
kit
donatmak, döşemek, teçhiz etmek.
kit out/up (with something): tepeden tırnağa donatmak, her ihtiyacını sağlamak.
kit
kemençe: eskiden cepte taşınan üç telli küçük keman.
sourdine, kit violin ile ayni anlama gelir. Noun
kit
kitten Noun
kit
forma Noun, Sports
kit and boodle
kit1 (7).
kit bag
hurç, asker çantası. Noun
kit inspection
asker dolabı teftişi
knockdown kit
hurda araba
lunch kit
yemek çantası Noun
media kit
medya kiti Noun, Advertising
mess kit
sefer tası. Noun
military kit
asker çantası Noun
pack up one's kit
bohçasını dürmek Verb
publicity kit
reklam broşür takımı
repair kit
tamir çantası Noun
sales kit
satış teşvik malzemesi
sales kit
(US) satış teşvik malzemesi
skiing kit
ski takımları Noun
survival kit
kalım gereci: havacıların mecburî iniş veya uçak kazası halinde en gerekli ihtiyaç maddelerini sağlayan çanta.
the whole kit and caboodle
tümü, topu, hepsi.
Let's sell the whole kit and caboodle: Hepsini satalım gitsin.
the whole kit and caboodle (
or
boodle)
ABD- argo tümü, tamamı, hepsi birden, takım taklavat, ne var ne yok (hepsi),
varı yoğu.
He sold the whole kit and caboodle and left the city: Nesi var nesi yoksa hepsini sattı ve şehri terketti.
tool kit
alet takımı, avadanlık. Noun
trade kit
iş giysisi
travel kit
yolcu çantası Noun
Upgrade kit
yükseltme paketi Information Technology
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Translation

  1. poor
  2. inadequate
  3. spare
  4. insufficient
  5. slim
  6. scarce
  7. thin
  8. sparse
  9. scant
  10. scanty
  11. skimp
  12. exiguous
  13. penurious
  14. out
  15. in short supply
  16. lacking
  17. stingy
  18. jimp(y)
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

kıt'a yükü
prescribed load Noun, Military
hayal gücü kıt
unimaginative Adjective
mantığı kıt
injudicious
parası kıt
by a short head
sermayesi kıt
capital short
kıt eşya
scarce articles
kıt geçim kaynağı
slender means
kıt geçim kaynağı
narrow means
kıt geçim olanakları
scanty means Noun
kıt gelir
scanty income
kıt kanaat
barely Adverb
kıt kanaat
hand to mouth
kıt kanaat geçinmek
to eke a scanty living Verb
kıt kanaat geçinmek
to have a bare competence Verb
kıt kanaat geçinmek
to pick up a scanty livelihood Verb
kıt kanaat geçinmek
to have just enough to keep body and soul together Verb
kıt mallar
scarce goods Noun
kıt nakit
short in (the) cash
kıt notlu hoca
harsh grader Noun, Education-Training
kıt notlu hoca
hard grader Noun, Education-Training
kıt para
scarce currency
kıt tedarik
scanty supply
kıt veren
sparing
kıt ya da yasaklanmış malların satışı
under-the-counter sale
kıt zekâ
limited inteligence
kıt'a
verse
kıt'alar-aşırı
transcontinental
kıt'alar-ötesi
transcontinental
aklı kıt olmak
to be weak in the head Verb
aklı kıt olmak
to have something on the ball Verb
anlayışı kıt olmak
to be slow in the uptake Verb
belirli bir zamanda kıt olan
gray market
belirli bir zamanda kıt olan
grey market
dövizi kıt olan ülke
deficit nation
haberi kıt olan gazete
paper deprived of news
işletme sermayesi kıt olmak
to be short of trading capital Verb
notu kıt hoca
hard grader Noun, Education-Training
notu kıt hoca
harsh grader Noun, Education-Training
olanakları kıt olanlar
the underprivileged
parası kıt olmak
to be short of money Verb
parası kıt olmak
to be scarce of money Verb
parası kıt olmak
to be short of Verb
seyyar kıt'a
flying column
terbiyesi kıt olmak
to lack breeding Verb
'u kıt olmak
to be short of Verb
yıldırım kıt'ası
flying squad
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. İhtiyâcı karşılamayacak ... daha eksik
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.