kişiler

Turkish-English Translation

  1. rank and file
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

gerçek ve tüzel kişi
natural person and legal entity Noun, Law
gerçek veya tüzel kişi
natural person or legal entity Noun, Law
Uluslararası Korunan Kişilere Karşı İşlenen Suçların Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi
Convention on the Prevention and Punishment of Crimes against Internationally Protected Persons Proper Name, International Law
Vatansız Kişilerin Statüsüne İlişkin Sözleşme
Convention Relating to the Status of Stateless Persons Noun, International Law
aynı felaketi paylaşan kişiler
companions in distress Noun
aynı sınıftan ya da meslekten kişiler
tribe
bakmakla yükümlü olunan kişiler
dependants Noun, Law
beş para etmez kişiler
scum
bir gazete ya da derginin kapsamına göz atmış kişiler
primary audience
bir gazete ya da derginin kapsamının yöneltildiği kişiler
primary audience
demografide yüksek yaş grubunda yer alan kişiler
geromarket
denizlerde tehlikeli duruma düşen kişiler
persons in distress at sea Noun, Maritime Traffic
ekonomi ve politika alanında önde gelen kişiler
movers and shakers Noun
gerçek ve tüzel kişiler
natural and legal persons Noun, Law
her din ve mezhepten kişiler
people of all persuasions Noun
huyları benzer kişiler
birds of a feather Noun
işbirliği yapmayan kişiler
awkward squad
jüri için uygun kişiler
good and lawful men
karanlık bir siyasal komplo düzenleyen kişiler
cabal
meslekten olmayan kişiler
laity Noun
namuslu kişiler
honest folks Noun
nüfuzlu kişiler
shakers Noun
önemli kişiler
people of importance
önemli mevkideki kişiler
men of station
ortak haksız fiil işleyen kişiler
joint tortfeasors Noun
patenti ortaklaşa tescil ettiren kişiler
joint applicants Noun
sanat dünyasında etkili kişiler
persons of influence in the world of art Noun
şiddet sonucu ya da intihar ile ölen kişiler
biathanatoi
sorumlu kişiler
the responsible people
soylu kişiler
gentlefolk
şüpheli kişiler
shady individuals Noun
tarikata bağlı kişiler
religious men Noun
tatil için deniz kenarına vb yerlere giden kişiler
holiday maker
tehlikeye maruz kişiler
exposed people
uluslararası korunan kişiler
internationally protected persons Noun, Politics-Intl. Relations
ve diğer kişiler
et al. Noun
ya da kişiler
underwriter
yaralı yayalar (iş hayatı yıkılmış kişiler
walking wounded
yüksek net değer (çok zengin kişiler
high- net-worth
zengin kişiler
moneyed people
zengin ve ünlü kişiler
glitterati
kişiler arasında fark gözetmek
to discriminate between persons Verb
kişiler arasında karşılıklı çıkardan ötürü doğan birlik
symbiosis
kişiler arasındaki sorun
strife
kişiler üzerinde durmak
to particularize Verb
(kötü kişiler ya da hareketlerle ilgili olarak) göze batan
flagrant
anayoldan uzaktaki evlerde yaşayan kişiler için yapılmış yol
accomodation way
anayoldan uzaktaki evlerde yaşayan kişiler için yapılmış yol
accomodation road
aranan kişiler dosyası
wanted persons file Noun
başlıca ve özellikle yaşlı kişiler için oturma alanı
retirement community
bir grup içinde bütün kişiler ve nesnelerin zikredilmesi
across the board
düzenin devamını sağlayan kişiler topluluğu
the Establishment Noun
en müstesna kişiler topluluğu
gratin
gereğinde genişletilecek anahtar kişiler grubu
(Fr.) cadre
hayat taki kişiler arasında
inter vivos
istenilmeyen kişi ya da kişiler grubu
shower
kanuni evlenme yasağı olan kişiler arasında cinsel ilişki
incest
mevcut kişiler arasında birini seçmek
to elect someone from among the members present Verb
mevcut kişiler arasından birini seçmek
to elect someone from among the members present Verb
özel bilgiye sahip kişiler arasında olmayanlar
uninitiated
özel kişiler için çıkarılan kanun
private statute
sağ kişiler arasında tasarruf
disposition inter vivos
ünlü ya da seçkin kişiler grubu
jet set
yüksek seviyedeki kişiler arasındaki politik görüşmeler
haute politique
Turkish-English phrases from Zargan's own database