Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
knee
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
Noun, Anatomy
diz
Anatomy
diz.
to move about on one's hands and knees instead of walking
: yürüyecek yerde eller ve dizler üstünde sürünmek.
dörtayaklı hayvanlarda arka bacağın orta eklemi.
dize benzer/diz şeklinde şey.
elbisenin dizi/dize gelen kısmı.
big holes in the knees of his old trousers.
dirsek şeklinde parça, çerçevenin köşesi.
bataklıkta büyüyen ağaçların köklerindeki yuvarlak veya konik çıkıntı.
cypress knee.
diz vurma(k), dizi ile vurma(k), dürtme(k), dokunma(k).
(reverans makamında) diz bükmek.
diz çökmek
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
English Turkish Phrases
bounce (a child) on one's knee
hoplatmak
Verb
learn sth at one's mother's knee
anasının dizi dibinde öğrenmek.
housemaid's knee
dizkapağı iltihabı.
Noun
water on the knee
diz ekleminin su toplaması.
knee action
dirsek hareketi: taşıtın ön tekerleklerine bağımsız düşey hareket sağlayan askı düzeni.
Noun
knee breeches
breeches
ile ayni anlama gelir. dizlik, dizin altından bağlanan kısa pantalon.
knee breeches
kısa pantalon.
Noun
knee deep
diz boyu
knee high to a duck
henüz çok küçükken, küçüklüktenberi, boyu bir karış iken.
I've kown Mary ever since she was knee high
to a duck: Mary'yi ta çocukluğundan beri tanırım.
knee high to a grasshoper
henüz çok küçükken, küçüklüktenberi, boyu bir karış iken.
I've kown Mary ever since she was knee high
to a duck: Mary'yi ta çocukluğundan beri tanırım.
knee jerk
diz kapağına vurulunca bacağın birden fırlaması.
Noun
knee joint
diz eklemi/mafsalı.
Noun
knee piece
boru dirseği
knee plate
paraçol
knee strap
bağlantı köprücüğü
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.