konjonktür

Turkish-English Translation

  1. Noun conjuncture
  2. the economic situation (of a country
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

inşaat konjonktürü
building boom
iş konjonktürü
business prognosis
konjonktürel
temporary Adjective
konut yapımı konjonktürü
housing upturn
navlun konjonktürü
trend in freignt
piyasa konjonktürü
market trend
tüketici yükselen konjonktürü
consumer boom
yükselen emtia konjonktürü
commodity boom
yükselen ücret konjonktürü
wage boom
yükselen yatırım konjonktürü
capital boom
alçalan konjonktür
subsiding boom
aldatıcı konjonktür
specious boom
aşırı yükselen konjonktür
overexuberant economy
aşırı yükselen konjonktür
excess boom
aşırı yükselen konjonktür
overheated boom
aşırı yükselen konjonktür
overdone boom
çevrimsel konjonktür
cyclical boom
çok yükselen konjonktür
excessive boom
dahili konjonktür
domestic activity
düşen konjonktür
trade depression
enflasyonist konjonktür
inflation boom
geri giden konjonktür
down cycle
memleket içi konjonktür
internal boom
savaş sonrası yükselen konjonktür
postwar boom
yatırımda yükselen konjonktür
capital goods boom
yüksek konjonktür
high- level business
yüksek konjonktür
peak prosperity
yükselen konjonktür
backlog boom
yükselen konjonktür
cyclical boom
yükselen konjonktür
booming economy
yükselmeye devam eden konjonktür
continuing boom
konjonktür analisti
business analyst
konjonktür analizi
cyclical analysis
konjonktür analizi
business analysis
konjonktür analizi
business cycle analysis
konjonktür araştırması
business research
konjonktür araştırması kurumu
institute for business-cycle research
konjonktür ayarlaması
seasonal adjustment
konjonktür barometresi
indicator of business
konjonktür barometresi
economic indicator
konjonktür beklentileri
cyclical prospects Noun
konjonktür beklentileri
prospects of the market Noun
konjonktür bisiklet tüccarı
cycle cyle cycle dealer
konjonktür dalgalanmaları
cyclical fluctuations Noun
konjonktür dalgalanmaları
cyclical fluctuation Noun
konjonktür dalgalanmaları
business cycle Noun
konjonktür dalgalanmaları
business cycles Noun, Economics
konjonktür dalgalanması
business cycle
konjonktür dalgası
trade cycle Noun
konjonktür dalgası
business cycle Noun
konjonktür dalgası
cyclical cycle Noun
konjonktür dalgası ayarlaması
business cycle adjustment
konjonktür değişiklikleri
business cycle changes Noun
konjonktür değişmesi
economic change
konjonktür değişmesi
business change
konjonktür dengesizliği
competitive imbalance
konjonktür denkleştirici hükümet politikası
countercyclical compensatory government policy Noun
konjonktür dönemi
trend period
konjonktür durumları
market prospects Noun
konjonktür eğilimi
cyclical trend
konjonktür eğrisinin en düşük noktası
low of the cycle Noun
konjonktür endeksi
index of general business activity
konjonktür etüdü
business cycle study
konjonktür faktörü
cyclical factor
konjonktür freni
drag on recovery
konjonktür göstergesi
business indicator
konjonktür hakkında tahminlerde bulunan
business forecaster
konjonktür hakkında tahminlerde bulunan kişi
forecaster
konjonktür hareketi
market swing
Konjonktür İzleme Değerlendirme ve Dış Kollar Koordinasyon Dairesi
Department of Monitoring and Evaluating Economic Conjuncture and Coordinating Foreign Offices Noun, Organizations
konjonktür karşıtı
countercyclical
konjonktür kazancı
boom profit
konjonktür kazancı
competitive gain
konjonktür koşulları
boom conditions Noun
konjonktür politikası
conjunctural policy Noun
konjonktür politikası
cyclical policy Noun
konjonktür politikasına hâkim olmak
to keep tabs on the state of economy Verb
konjonktür politikasına ilişkin düşünceler
cyclical considerations Noun
konjonktür politikasına ilişkin görüşler
cyclical consideration
konjonktür safhası
boom period Noun
konjonktür şeması
cyclical pattern
konjonktür tahmincisi
business forecaster
konjonktür tahmini
business forecast (ing)
konjonktür tahminleri
cyclical prospects Noun
konjonktür uzmanı
expert on business cycles
konjonktür yılı
boom year
konjonktür yükselişi
upward business trend
alçalan konjonktür durumunda olmak
to be on the dark side of the boom Verb
dengeli bir konjonktür politikası izlemek
to remain on an even keel Verb
iş hayatındaki konjonktür dalgalanmaları
cyclical fluctuations in business Noun
para konjonktür politikası
countercyclical monetary policy Noun
piyasa konjonktür araştırmacısı
market researcher
uzun süren konjonktür yükselmesi
prolonged boom
yüksek konjonktür düzeni
boom time level
yüksek konjonktür fiyatları
boom time prices Noun
Yıllık Programlar ve Konjonktür Değerlendirme Genel Müdürlüğü
Directorate General for Annual Programs and Conjuncture Evaluation Noun, Organizations
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Çeşitli sebep ... gelen durum
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.