çocuk işçiliği
Noun, Rights-Freedoms
zorla çalıştırma
Noun, Rights-Freedoms
uluslararası iş hukuku
Noun, Law
emek-sermaye çelişkisi
Noun, Economics
çocuk çalıştırılması: yasaların izin verdiği yaştan küçük çocukların işçi olarak kullanılması
Noun
kürek cezası, mahkûmlara zorla yaptırılan iş.
Noun
uluslararası iş bölümü
Noun, Economics
amelelik, ağır iş(çilik), el ile yapılan iş.
örgütlenmiş işçiler, birlik/sendika kurmuş işçiler.
Noun
parça ve işçilik
Noun, Automobiles
zorla çalıştırma yasağı
Noun, Employment
(a) esir/mahpus işçiler, zorla çalıştırılan işçiler, (b) esir işi, zorla yaptırılan iş.
eğilerek yapılan iş (yerden meyve/sebze toplamak gibi).
(a) kaba iş, ince hüner istemeyen iş, (b) kaba işçiler, kaba işte çalışanlar.
bir nokta üzerinde gereğinden fazla durmak
Verb
bir iddia üzerinde gereğinden fazla durmak
Verb
işveren-işçi anlaşmazlıklarına yönelik tahkim
Noun
çalışma düzenlemeleri
Noun
amele taburu
Noun, Politics-Intl. Relations
mecburî iş kampı, tutukluların zorla çalıştırıldıkları cezaevi.
Noun
seyyar tarım işçileri kampı.
Noun
işçinin kazançtan pay alması
Noun
işçilik giderleri
Noun, Accounting
işçilik maliyeti endeksi
Noun
işçilik maliyeti oranı
Noun
işçilik maliyetinin seyri
Noun
iş uyuşmazlıklarının mahkemesi
İşçi günü, Çalışma bayramı: Eylül ayının ilk Pazartesi (resmî tatil). Labour Day
Noun
işçi talebi
Noun, Economics
işçi-işveren uyuşmazlığı
Noun, Management
işçi-işveren ihtilafı
Noun
işçi-işveren anlaşmazlıkları
Noun
işçi-işveren sorunları
Noun
çalışma ekonomisi
Noun, Economics
işçilik verimi
Noun, Economics
iş ve işçi bulma kurumu
Noun
... üzerinde gereğinden fazla durmak
Verb
gerekli ehliyet derecesi
Noun
işçi yığılması
Noun, Economics
işçi maaşı kalemi
Noun, Accounting
iş davalarına bakma yetkisi
Noun, Law
İş Kanunu
Proper Name, Law
işçi partisi çoğunluğu
Noun, Politics-Intl. Relations
personel politikası
Noun, Management
işgücü piyasası politikası
Noun
işçi partisi milletvekili
Noun
işçi hareketi, örgütlenmiş işçiler, bunların program ve politikaları.
Noun
severek/seve seve yapılan iş, çıkar karşılığı değil zevk için (gönüllü) yapılan iş.
Noun
çalışmakla her amaca ulaşılır (Oklahoma'nın simgesözü).
doğum sancıları/ağrıları.
Noun
işçi partisi
Noun, Politics-Intl. Relations
işgücü verimi
Noun, Economics
iş piyasası politikası
Noun
işçi ve işveren ilişkileri, iş münasebetleri.
Noun
sendika araştırma kurumu
Noun
işgücü yedeği
Noun, Economics
işgücü eksikliği
Noun, Economics
işgücü kıtlığı
Noun, Economics
iş piyasasının durumu
Noun
işgücü istatistikleri
Noun, Management
emek-değer teorisi
Noun, Economics
işçi-işveren sorunları
Noun
çalıştırılan işçi cirosu
Noun
bir yük altında ezilmek
Verb
sürekli endişe içinde olmak
Verb
kendini mağdur hissetmek
Verb
çok zor koşullar altında çalışmak
Noun
işçi birliği, sendika.
Noun
işçi-işveren arasında huzursuzluk
Noun
işçi eylemleri
Noun, Management
tepeye zorla tırmanmak
Verb
tarımsal emek verimliliği
işgücü piyasasına girmek
Verb
bir şeyde işçilik payı az olmak
Verb
endirekt işçilik giderleri
Noun
dolaylı işçilik giderleri
Noun
uluslararası çalışma örgütü
işgücünü yeniden düzenlemek
Verb
standart işçilik maliyeti
Noun
standart işçilik ücretli
Noun
adil olmayan çalışma uygulamaları
Noun
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Noun, Organizations
Türkiye Komünist Emek Partisi
Proper Name, Political Parties
Milletlerarası İşçi Örgütü: dünyada çalışma koşullarını düzeltmek amaciyle Birleşmiş Milletlerce kurulmuş bir örgüt.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
Proper Name, Organizations
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (tisk)