lag


  1. lag behind: geri kalma(k), gecikme(k), geç kalma(k), oyalanma(k), yavaş yavaş yürüme(k).
    The
    child lagged because he was tired. He was lagging behind the others.
  2. azalma(k), gevşeme(k), zayıflama(k).
    Interest laged as the meeting went on.
  3. (bilye oyununda oyun sırasını saptamak için) bilyeyi çizgiye
    (lag line) atma(k).
  4. ger kalan/geciken şey/kimse.
  5. Mechanics (harekette) gecikme/gerileme miktarı.
  6. gerileme, evre/faz gerilemesi.
  7. sürmek, sürgüne göndermek, nefyetmek.
  8. tutuklamak, tevkif etmek.
  9. hapsetmek, hapse atmak.
  10. tutuklu, mahkûm, suçlu.
    an old lag: sabıkalı.
  11. sürgün, ceza, mahkûmiyet.
  12. kasnak tahtası, fıçı/davul/kazan kasnağı yapmakta kullanılan tahta şerit.
  13. (ısı kaybını önlemek için) yalıtmak, tecrit etmek.
gecikme açısı Noun
fren gecikmesi
kültürde geri kalma
teslimat gecikmesi
ihracat ödemelerinde gecikme
ara gecikme
jet yorgunluğu/sersemliği: dinlenmeden büyük saat farkı olan ülkelere uçakla gidenlerin normal hayatî
fonksiyonlarında görülen aksaklık.
haber boşluğu
tanınmayı geciktirmek Verb
satış bolluğu
ara, fasıla, gecikme süresi.
geri kalmak Verb
gecikmek Verb
arkaya kalmak Verb
geride kalmak Verb
siparişleri karşılamada geri kalmak Verb
siparişleri karşılamada geri kalmak Verb
birinin arkasında kalmak Verb
tahsilatta gecikme
yatırım gecikmesi
siparişlerde gecikme
kaşarlanmış hilekâr
(dört-altı köşeli başlı) ağaç vidası. Noun
geri kalmamak

Şaka, latîfe