birine bir şey için yardımda bulunmak
Verb
bir şeye yardım etmek
Verb
adını bir girişime vermek
Verb
bir şeye kendi adını vermek
Verb
kendini canla başla işe vermek
Verb
(kötü bir işe) adı karışmak, methaldar olmak, (bir işte) parmağı olmak.
Don't lend yourself to foolish schemes. I shall not lend myself to your scheme.
birine yardımda bulunmak
Verb
(US) kiraya verme ve ödünç verme sözleşmesi
teminat karşılığı 1000 dolar ödünç vermek
Verb
yardım etmek, yardım elini uzatmak.
She lent a hand with the dishes: Bulaşıkları yıkamaya yardım etti.
kısa vadeli faizle borç vermek
Verb
bir memurunu birine geçici olarak vermek
Verb
memuru birine ödünç vermek
Verb
işçiyi birine ödünç vermek
Verb
kısa vadeli faizle borç vermek
Verb
kısa vadeli kur üzerinden para ödünç vermek
Verb
tefeci faizi ile para vermek
Verb
doğrulamak, teyit etmek, güçlendirmek, takviye etmek.
birine çok yardımı dokunmak
Verb
birine çok yardımı dokunmak
Verb
tüketim kredisi vermek
Verb
yardım etmek, yardım elini uzatmak.
She lent a hand with the dishes: Bulaşıkları yıkamaya yardım etti.
uymak, uygun/elverişli olmak, yakışmak, yaraşmak.
a topic that lends itself admirably to class discussion.
ödünç verme veya kiralama sistemi
faizle para ödünç vermek
Verb
faizsiz para ödünç vermek
Verb
sigorta poliçesi karşılığı para ödünç vermek
Verb
rehin teminatı karşılığı para vermek
Verb
mal karşılığı ödünç para vermek
Verb
mal rehni karşılığı para vermek
Verb
parasını faize yatırmak
Verb
ipotek teminatı karşılığı para ödünç vermek
Verb
ipotek üzerine borç para vermek
Verb
teminat karşılığı borç para vermek
Verb
menkul değerler karşılığı borç vermek
Verb
parasını menkul kıymetler karşılığı borç vermek
Verb
parasını menkul değer karşılığında borç vermek
Verb
güvence karşılığı borç vermek
Verb
hisse sertifikası teminatı karşılığı ödünç vermek
Verb
menkul değerler karşılığı borç vermek
Verb
sınırsız ödünç para vermek
Verb
güvencesiz kefalet vermek
Verb
güvence siz borç para vermek
Verb
Lombard kredisi (menkul kıymet veya emtia rehni karşılığı kredi
ipotek karşılığı borç vermek
Verb
rehin karşılığı ödünç vermek
Verb
teminat karşılığı para vermek
Verb
teminat karşılığı borç vermek
Verb
tefeci faiziyle borç para vermek
Verb
kendini boş hayallere kaptırmak
Verb
bir şeye vasıta olmak
Verb
küçük miktarlarda borç vermek
Verb
birine yardım eli uzatmak
Verb
bir evin takdir edilen değerinin yüzde yüzüne kadar ödünç para vermek
Verb
yardım etmek, yardım elini uzatmak.
not to do a hand's turn: çalışmamak, iş yapmamak, elini işe sürmemek.
kısa vadeli borç olarak uzun vadeli borç verme
kısa vadeli borç alarak uzun vadeli borç verme
(fikre/konuya) gerçek süsü vermek, gerçek gibi göstermek, gerçek izlenimi uyandırmak.
Her wet hair and clothing lent color to her claim that she had been thrown into the lake by a madman.
kanatlandırmak, kanat takmak, hızlandırmak, uçurmak.
Fear lent me wings: Korku beni âdetâ kanatlandırdı.
(US) kiraya verme ve ödünç verme ilkesine dayalı mal teslimi
birini birine 100 dolar vermesi için ikna etmek
Verb
gemi yük ya da navlun rehini karşılığı para ödünç verme