(a) …'e yakışır hayat sürmek/yaşamak.
live up to one's reputation: şöhretine yakışacak şekilde
yaşamak.
live up to one's principles: ilkelerinden ayrılmamak, ilkelerine uygun hayat sürmek. (b) (umulduğu gibi) çıkmak/olmak/geçmek.
The holidays didn't live up to expectations: Tatil umulduğu gibi geçmedi.
to live up to someone's expectations: bir kimsenin umduğu gibi olmak. (c) (çevreye vb.) uymak/intibak etmek.
We must try to live up to our new surroundings: Yeni çevremize uymaya çalışmalıyız. (d) örnek almak, (bir mertebeye) erişmeye çalışmak.
His brothers's success will give him something to live up to: Kardeşinin başarılarından örnek almalıdır.