make it

English-Turkish Translation

  1. (a) başarmak, muvaffak olmak, (gayeye/hedefe) ulaşmak/erişmek/yetişmek, kazanmak.
    to make it through
    college. to make it to the train. (b)
    make it with …
    kaba … ile cinsel ilişkide bulunmak, sikmek.
    Bill says he has made it with Sue.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

make it one's business
bir şeyi iş edinmek Verb
make it one's business
işi kendi işi saymak Verb
make it one's business
bir işi kendi işi saymak Verb
make it one's habit
âdet edinmek Verb
make it one's object
bir şeyi gaye edinmek Verb
make it one's practice
âdet edinmek Verb
make it a point of hono u r to do sth
bir şeyi yapmayı şeref meselesi saymak Verb
make it a proviso
şartlaşmak Verb
make it a proviso
bir şeyi saklı tutmak Verb
make it a rule
bir kural olarak benimsemek Verb
make it a rule
bir şeyi prensip edinmek Verb
make it a rule
kural olarak benimsemek Verb
make it hot for
tatsızlığa/anlaşmazlığa/nahoş olaya yol açmak, rahatını/huzurunu kaçırmak, başını belaya sokmak.
make
a place hot for someone: bir yeri bir kimse için cehenneme çevirmek/zindan etmek/durulamaz hale getirmek.
make it hot for sb
kötü davranarak veya güçlükler çıkararak birinin tahammülünü yitirip gitmesine neden olmak Verb
make it necessary
zorunlu kılmak Verb
make it possible for someone to be educated
okutmak Verb
make it shappy
çabuk ol
make it shappy
Acele et
make it short
kısa kesmek Verb
make it snappy
çabuk ol
make it to something
birşeyde başarılı olmak Verb
make it to something
birşeyde başarıya ulaşmak Verb
make it tough
bir sorunu güçleştirmek Verb
make it up
telafi etmek Verb
make it up with sb
biriyle barışmak Verb
make it with someone
biriyle cinsel ilişkiye girmek Verb
make it with someone
biriyle yatmak Verb
make it with someone
biriyle seks yapmak Verb
make it worse
beter etmek Verb
make it/ things warm for someone
.: anasından emdiğini burnundan getirmek.
Sorry I couldn't make it yesterday.
Dün gelemediğim için özür dilerim.
What time do you make it?
Saatin kaç?
You can lead a horse to water but you can't make it drink
Zorla güzellik olmaz.
make (a fruit) sweet (by ripening it
tatlandırmak Verb
make a break for it
gözcülerin dikkatleri başka yerdeyken birden fırlayıp kaçmak Verb
make a clean breast of it
herşeyi itiraf etmek, içini dökmek, bütün kabahatlerini/günahlarını açıklamak.
make a clean sweep of it
bütün işleri süpürmek Verb
make a clean sweep of it
kesin bir şekilde halletmek Verb
make a habit of it
bir şeyi alışkanlık haline getirmek Verb
make a hash of it
berbat etmek Verb
make a living out of it
geçimini ondan çıkarmak Verb
make a living out of it
geçiminıondan çıkarmak Verb
make a match of it
(iki kişi) evlenmek Verb
make a meal of it
aşırı gitmek Verb
make a night of it
sabaha kadar eğlenmek.
make a night of it
eğlenceli/unutulmaz bir gece geçirmek, gece geç vakitlere kadar eğlenmek.
make a practice of it
bir şeyi alışkanlık edinmek Verb
make a shot at it
teşebbüste bulunmak Verb
make no bones about it
bir işi duraksamadan yapmak Verb
make no bones of it
(a) bir işi tereddütsüz hemen yapmak, çekinmemek, tereddüt etmemek, (b) saklamamak, açıkça itiraf etmek.
make nothing of it
bir şey çıkarmamak Verb
make short work of it
kısa kesmek Verb
make short work of it
kestirmeden gitmek Verb
make the best of it
ondan azami faydalanmak Verb
make up something and try to pass it off as the truth
kafadan atmak Verb
not to be able to make head or tail of it
hiçbir şey anlayamamak Verb
take a fact and make up a story to suit it
yakıştırmak Verb
What difference does it make?
Ne farkeder?
English-Turkish phrases from Zargan's own database