men:

men

man (çoğulu). Noun

(woman) who behaves in too free-and-easy way around men

serbest

12 Angry Men

12 Kızgın Adam Proper Name, Cinema

angry young men

(a) kızgın gençler: 1950 sonlarından beri İngilterede törelere ve topluma karşı şiddetli hoşnutsuzluk

be a keen judge of men

insanları iyi tanımak Verb

be on the tongues of men

herkesin ağzında olmak Verb

body of men

askeri birlik

busy haunts of men

çok meşgul kişilerin buluşma noktası Noun

commercial men

iş âlemi

commercial men

tüccar

committee of wise men

akil insanlar heyeti Noun, Politics-Intl. Relations

committee of wise men

akil insanlar heyeti Noun, Politics-Intl. Relations

Committee of Wise Men

Akil İnsanlar Heyeti Proper Name, Politics-Intl. Relations

Committee on Equal Opportunities for Women and Men

Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Noun, Organizations

dead men's shoes

sabırsızlıkla beklenen miras

do the work of three men (three men's)

üç kişinin işini yapmak Verb

enlisted men

(US) erat

enroll men in the army

orduya asker almak Verb

equal rights of men and women

kadın ve erkekler için eşit haklar Noun

equality of women and men

kadın-erkek eşitliği Noun, Sociology

field of contest for brave men

er meydanı

first men in the country

bir ülkenin ileri gelenleri Noun

first men in the country

bir memleketin ileri gelenleri Noun

follow other men's business

başkalarının işini izlemek Verb

force of men employed

çalışan personelin tümü

full force of men

tam kadro

good and lawful men

jüri için uygun kişiler

great men

erkân

have had a wide experience of men

insanları çok tanımış olmak Verb

impoverished in men

personeli az kalmış

induce men to strike

işçileri greve gitmeye kışkırtmak Verb

know all men

(bir kimsenin belirli bir husustaki irade ve muvafakatini açıkladığı belgelerdeki başlangıç sözleri Noun

know all men

(vekâletname , vasiyetname) herkes bilsin ki

landed men

emlak sahipleri Noun

leading men of the day

iktidardaki politikacılar

little group of wilful men

güçlü klik

little group of wilful men

muhaliflerin gözünde

little group of wilful men

kendi çıkarlarını halkın çıkarlarından üstün tutan küçük

lollipop men , lollipop lady

kadın

lollipop men , lollipop lady

sivil trafik sorumlusu adam

man and men

işveren ve işçiler

management men

insanların idaresi

Men in Black 3

Siyah Giyen Adamlar 3 Proper Name, Cinema

men of importance

rical

men of light and leading

mürşitler

men of light and leading

yol göstericiler

men of station

önemli mevkideki kişiler

men of thought

zihin yaşamını yaşayanlar

men of thought

düşünce adamları Noun

men's clothing department

erkek giyim reyonu

men's dormitory

erkek yurdu Noun, Education-Training

men's lounge

erkekler helâsı. Noun

men's room

erkekler helâsı. Noun

men's wear

erkek elbisesi/giysisi. Noun

mercantile men

tüccar sınıfı

nine old men

dokuz yaşlı adam (ABD Yüksek Mahkemesi'nin dokuz yargıcı

officers and men

subaylar ve erat

practical men

pratik kimseler

principal men of a city

şehrin ileri gelenleri Noun

religious men

tarikata bağlı kişiler Noun

representative men from all classes

her sınıftan temsilci

resources in men

insan gücü kaynağı

subsist on (other men's) charity

başkasının ianesiyle yaşamak Verb

the masters and the men

işveren ve işçiler Noun

the men on a site

şantiye de çalışanlar

the part of a large Muslim house reserved for the men

selamlık

the women being separate from men

haremlik selamlık olmak Verb

trained men

kalifiye elemanlar

Type of men's vest, chiefly used during the Ottoman era.

cepken Noun, Clothing-Fashion

veil herself before men

kaçmak Verb

wise men

akil insanlar Noun, Politics-Intl. Relations

wise men

akil adamlar Noun, Politics-Intl. Relations