moving

English-Turkish Translation

  1. Adjective devingen, devinen, hareketli, hareket eden, hareket halinde(ki).
    a moving target: hareketli hedef.

    Oil the moving parts of the machine: Makinenin hareketli parçalarını yağla.
  2. Adjective devindirici, devindiren, hareket ettiren, muharrik.
  3. Adjective tahrik/teşvik edici, kışkırtıcı, dürtücü, zorlayıcı.
    a moving principle. What is the moving force behind the team?
  4. Adjective dokunaklı, acıklı, hazin, etkili.
    The beggar told her such a moving story that she almost wept.
  5. Adjective taşı(n)ma.
    moving expenses. a moving van. moving day.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

earth-moving truck
hafriyat kamyonu Noun, Construction
be moving
satın alınmak Verb
fast moving
hızlı hareket eden
get moving
harekete geçmek Verb
get moving
acele etmek Verb
get moving
çabuk olmak Verb
get moving
gitmek Verb
get moving
yola koyulmak Verb
get moving
oradan ayrılmak Verb
get moving
elini çabuk tutmak Verb
get moving
kalkmak Verb
get things moving
ilerleme sağlamak Verb
get things moving
işlerin yolunda gitmesini sağlamak Verb
get things moving
işleri yoluna koymak Verb
house moving
ev taşıma
it's time we were moving
gitme zamanı geldi
keep things moving
işleri yoluna koymak Verb
keep things moving
işlerin yolunda gitmesini sağlamak Verb
keep things moving
ilerleme sağlamak Verb
slow moving
yavaş hareket gören
slow- moving
(iş) durgun
moving about agitatedly
kıvranma
moving allowance
(US) taşınma yardımı
moving average
yürüyen ortalama Noun, Mathematics
moving average
hareketli ortalama Noun, Mathematics
moving back
geri gitme
moving cause
bir sonucu doğuran sebep
moving company
evden eve eşya taşıma şirketi
moving crabwise
yampiri
moving day
taşınma günü
moving expenses
taşınma masrafları Noun
moving for an argument
sözlü tartışma talebi
moving forward
(askerlik) ilerleme
moving from one place to another
taşınma
moving in
taşınma
moving insurance
taşınma sigortası Noun
moving into a new flat
yeni bir daireye taşınma
moving man
(US) ev taşıyıcı
moving object
hareketli obje Noun
moving off
(askerlik) hareket etmek Verb
moving out
çıkma
moving out
taşınma
moving parts
yürüyen aksam Noun, Transport
moving party
önerge veren taraf
moving picture
sinema.
moving power
muharrik kuvvet
moving shot
sinema filmi ya da televizyonda
moving shot
hereketli çekim
moving shot
hareket eden bir nesneyi aynı yöne doğru hareket halindeki kamera ile çekim
moving sidewalk
yürüyen yol Noun, Construction
moving sidewalk
yürüyen bant Noun, Construction
moving something from one place to another place
nakil
moving speech
dokunaklı konuşma
moving staircase
yürüyen merdiven.
moving stairway
yürüyen merdiven.
moving to another climate for medical reasons
hava değişimi
moving train
giden tren
moving van
(US) eşya kamyoneti
moving van
(US) eşya taşıyan kamyonet
moving violation
(US) trafik kuralını ihlal
moving walkway
yürüyen yol Noun, Construction
moving walkway
yürüyen bant Noun, Construction
be moving neck and neck with prices
(fiyatlar) başabaş gitmek Verb
exclusive moving picture rights
oynatma hakkı tek bir kişiye tanınmış film
fast- moving goods
hızlı satılan mallar Noun
fast moving traffic
hızlı hareket eden trafik
household- moving industry
ev eşyası taşıma sanayii
jump out of a moving train
giden bir trenden atlamak Verb
line of moving traffic
hareket eden trafik hattı
slow moving goods
sürümü olmayan mallar Noun
English-Turkish phrases from Zargan's own database