musait

Turkish-English Phrases

(ev) iskâna müsait
with immediate possession
(gemi) seyrüsefere müsait değil
nonnavigable
(kredi) müsait şartlar
easy terms Noun
aldatılmaya müsait
deceivable
bir şeyi müsait şartlarla satın almak
to buy something on easy terms Verb
elde etmeye müsait
up for grab
hava müsait olduğu takdirde
weather permit
hava müsait olduğu takdirde
weather permitting
hesap müsait değil
not provided for
hesap müsait değil
not sufficient (n . s
hesap müsait değil
not sufficient (n . s .)
inşaata müsait arsa
building plot
kullanılmaya müsait olmayan sermaye
nondisposable capital
müsait
suitable
müsait
favourable
müsait
favorable
müsait
convenient
müsait
genial
müsait
friendly
müsait
available Adjective
müsait
prosperous
müsait
toward(s)
müsait
towardly
müsait
becoming
müsait
benign
müsait
congruous
müsait
dexter
müsait
favonian
müsait
inclinable
müsait
inclined
müsait
lucky
müsait
made
müsait
opportune
müsait
well
müsait bir vaktinizde
whenever you are available Adverb
müsait bir vaktinizde
at your convenience Adverb
müsait bir vaktinizde
when you get a chance Adverb
müsait bir vaktinizde
when you have a moment Adverb
müsait bir zamanda
at an opportune movement
müsait değil
nonavailable
Müsait değilsin galiba.
Is this a bad time?
Müsait misin?
Is this a bad time?
müsait olduğunuzda
whenever you are available Adverb
müsait olduğunuzda
when you have a moment Adverb
müsait olduğunuzda
at your convenience Adverb
müsait olduğunuzda
when you get a chance Adverb
müsait olma
availability Noun
müsait olma
convenience
müsait olmak
to be well placed Verb
müsait olmak
to be available Verb
müsait olmama
nonavailability
müsait şartlarla
on accomodating terms
müsait şartlarla
on easy terms
ne zaman müsait olursunuz ?
what would be a convenient time for you
yaklaşma için alanı müsait duruma getirmek
to clear for approach Verb
yaklaşma için meydanı müsait duruma getirmek
to clear for approach Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

müsait
Elverişli, uygun