nasty

  1. Adjective iğrenç, tiksindirici.
  2. Adjective pis, murdar, çok kirli.
  3. Adjective nahoş, berbat, sıkıcı, üzücü, hoşa gitmeyen.
    a nasty habit/weather/situation.
  4. Adjective ayıp, çirkin, edepsiz, müstehcen.
    nasty story: müstehcen hikâye.
    nasty language.
  5. Adjective kinci, garezkâr, hain, fesat, rezil, alçak, âdi, aşağılık, öfkeli, huysuz.
    a nasty temper.
    don't
    be nasty: fesatlığı/kinciliği bırak.
    to turn nasty: kin tutmak, rezilleşmek, rezilliği ele almak, âdileşmek.
    a nasty trick: alçakça bir düzen/hile.
  6. Adjective berbat, çok kötü, feci, müthiş, ağır.
    nasty blow: müthiş/ağır darbe.
    a nasty cut. a nasty accident.
  7. Adjective (çok) tehlikeli, zararlı.
    had a nasty climb to reach the summit.
    nasty sea: dalgalı/tehlikeli deniz.
  8. Adjective anlaşılmaz, çetin, girift, içinden çıkılmaz.
    a nasty problem.
  9. Noun pis/iğrenç/tiksindirici/nahoş/berbat/kötü şey/kimse.
nahoş bir şey ima etmek Verb
“düzensiz büyüme”: göze çoğalması ile büyümenin basınç etkisiyle düzensiz bir hal alması.
ör.: hyponasty. Suffix
pornografik ya da aşırı şiddet sahneleri içeren video filmi
müessif kaza
tehlikeli sokak köşesi
tekin olmayan arkadaş
hoşa gitmeyen kişi
tehlikeli deniz
kötü bir viraj
hınzırlık
kötü bir deneyimi olmak Verb
düşmesi onu epeyce sarstı
pis bir öksürüğe tutulmuş