oar

  1. Noun, Maritime Traffic kürek
  2. Noun kürek, kayık küreği.
    muffled oars: gıcırtısız kürekler, gıcırdamasın diye ıskarmoz yatağına bez sarılmış kürekler.
  3. Noun kürekçi.
    He's the best oar in our crew.
  4. Noun kürek şeklinde olan/kürek vazifesi gören şey, bazı kurtların küreğe benzer uzantıları.
  5. Noun kürek çekmek, kürek çekerek ilerlemek.
burnunu sokmak Verb
istenilmediği yerde işe karışmak Verb
(başkasının işine) burnunu sokmak, (istenilmeden) işe karışmak, yersiz müdahalede bulunmak.
He always
puts his oar in my business.
işin sonucundan memnun olarak işten çekilmek Verb
dinlenmek Verb
işleri yavaşlatmak Verb
bow ile ayni anlama gelir. pruva kürekçisi, pruvacı.
pruva kürekçisi. Noun
(a) İyi kürek çeker, (b) görevini iyi/hakkıyla yapar.
çift kürekli yarış kayığı.
pair-aored: çift kürekli. Noun
iyi kürek çekmek Verb
kendi başına gitmek Verb
zor altında çalışmak Verb
her şeye karışmak Verb
burnunu sokmak Verb
müdahale etmek Verb