objective

  1. amaç, gaye, hedef, maksat.
    Our objective was to reach the border before dawn.

  2. objective case ile ayni anlama gelir. ismin -i hali.
    “The boy hit him” deki
    “him”
    bu haldedir. (b) nesne, (c) nesnel, belirtme hali.
  3. object glass, object lens, objective lens ile ayni anlama gelir. (optik) nesne merceği, objektif:
    mikroskop, teleskop vb. optik aletlerde cisme bakan mercek (düzeni).
  4. nesnel, âfakî, öznel olmayan.
  5. yansız, tarafsız, peşin hükümsüz, gayrışahsî.
    an objective opinion: tarafsız bir fikir/mütalea.
  6. amaç/hedef/gaye edinilen.
objektif ölçüt Noun
objektif kriter Noun
nesnel kriter Noun
nesnel ölçüt Noun
suçun maddi unsurları Noun, Law
suçun maddi unsurları Noun, Criminal Law
suçun manevi unsurları Noun, Law
kariyer hedefi Noun, Employment
(US) şirket amacı
şirket amacı
esas amaç
amaç gütmek Verb
ilk hedef
yatırım alışkanlıkları yatırım amacı
yatırım amacı
başlıca amaç
ana gaye
esas amaç
parasal amaçlar
objective complement
başlıca hedef
gerçekçi hedef Noun
satış amacı
eğitimin amacı
eğitimin
amaçlanan ücret
harcamaların saptanmış hedefe göre ayrılması
nesnel bütçeleme
harcamaların saptanmış hedeflere göre ayrılması
nesnel tümleç.
“We appointed him chairman” tümcesindeki
“chairman” nesnel tümleçtir. Noun
bağlaşık amaç: hikâye vb.'de olayların ve anlatımın okuyucuda istenilen duygu ve heyecanı uyandırmaya yönelik düzeni. Noun
objektif kriterler Noun
suçun maddi unsurları Noun, Law
nesnel sınav.
objective sensualism: nesnel duyumculuk.
kusursuz imkansızlık Noun, Law
davaların yığılması Noun, Legal Procedure
objektif dava birleşmesi Noun, Legal Procedure
afaki hukuk
tümevarımsal yöntem
harekâtın hedefi
(askerlik) harekâtın hedefi
nesnel satış
anında satışın her zaman mümkün olmadığı durumlarda
belirli hedeflere yönelik satış yapılması
nesnel sınav.
objective sensualism: nesnel duyumculuk.
gerçek değer (malın açık piyasa ekonomisine göre oluşan değeri
eğitimin nesnel değeri
objective ile ayni anlama gelir. (optik) nesne merceği, objektif: mikroskop, teleskop vb. optik
aletlerde cisme bakan mercek (düzeni).
yinel nesne tümleci: etken ve edilgen tümcelerde aynı şekli koruyan nesne tümleci.
“He was considered
a genius” ve
“They considered him a genius” tümcelerindeki

genius
gibi.